Tevfik Fikret’in Hayatı
Tevfik Fikret, 26 Aralık 1867 yılında İstanbul’da hayata gözlerini açtı. Asıl adı Mehmet Tevfik olan Tevfik Fikret, 12 yaşında annesini kaybederek öksüz kaldı. 1888’de bugünkü Galatasaray Lisesi’ni birincilikle bitirdi. 1891 yılında bir şiir yarışmasında birinci olunca, adından söz ettirmeye başladı. “Malumat” dergisinde ve dergiyi çıkaran ekibin içinde bulundu. 1896 yılında ise hayatını değiştirecek olan olay cereyan etti. Hem Fikret hem de Türk edebiyatı için yeni bir dönem başlıyordu. Hocası Recaizade Mahmut Ekrem’in, Tevfik Fikret’i “Servetifunun” dergisinin yazı işlerinin başına geçirmesiyle bir anda yepyeni bir dönem başlayıverdi. Yenilikçiler, yıllardır içinde bulundukları “Tanzimat” anlayışından koparak yeni bir anlayışla, yeni bir dönemin kuruculuğunu üstleniyorlardı:
“Edebiyatıcedide” veyahut diğer adıyla “Servetifunun”.
Edebiyatıcedidecilerin kuşkusuz en önde gelen ismi Tevfik Fikret’ti. Fikret’in yanında Cenap Şahabettin, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Şuayp, Ali Ekrem Bolayır gibi önemli şahsiyetler vardı.
EDEBİYATICEDİDECİLERİN VE FİKRET’İN SANAT ANLAYIŞLARI
Servetifununcular, Tanzimat geleneğine ve kültüne karşı çıkarak “Sanat, toplum içindir.” anlayışı yerine “Sanat, sanat içindir.” anlayışını benimseyerek farklı ve özgün bir anlayış ortaya koymaya çalışmışlardır. Tanzimat sanatçılarının “dili sadeleştirme” uygulamalarını reddederek ağır,süslü ve sanatlı bir dil kullanarak sanatsal zevke önem vermişlerdir. Aynı zamanda “Ahmet Mithat Efendi geleneği” olarak da bilinen, halkı eserlerle eğitme anlayışını da kabul etmeyerek bireysel konulara yönelmişlerdir (istisnalar mevcuttur.). Bu anlayışlara yönelmelerinin nedenleri birden çoktur. Ancak ağırlıklı olarak dönemin istibdat yönetimi yüzünden olduğunu söylemek pek tabii mümkündür.
TEVFİK FİKRET’İN ÖNEMLİ ESERLERİ
1. HAN-I YAĞMA
Han-ı Yağma, 1912’de yazılmıştır. Bir devletin nasıl yolsuzlaştırıldığını, makam ve mevkii sahibi insanların devleti ve insanları nasıl sömürdüklerini anlatır. İttihat ve Terakki Cemiyeti eleştirilmiş, nasıl yolsuzluk yaptıkları anlatılmıştır.
2. BİR LAHZA-İ TEAHHUR
21 Temmuz 1905 günü II. Abdülhamid’e bir bombalı suikast girişimi olmuştu. Ancak cuma namazı çıkışı şeyhülislam ile konuştuğundan aracına binmekte geç kalan padişah, aracına binemeden araç havaya uçtu. Bu durum karşısında (padişahın ölememesi) dönemin diğer aydınları gibi üzülen Fikret, bu şiiri kaleme aldı.
3. TARİH-İ KADİM
Tarih-i Kadim şiiri, Tevfik Fikret’in bir nevi “dinsizliğini” ilan ettiği bir şiirdir. Bu şiirde tanrı, savaşlar, yıkımlar ve saltanatlar sorgulanmış ve tarihe karşı bir öz eleştiri yapılmıştır. Mustafa Kemal daha sonra bu şiir için “Tevfik Fikret’in o Tarih-i Kadim’i yok mu, işte o dünyada yapılması gereken bütün devrimlerin kaynağıdır.” demiştir. Ayrıca Tevfik Fikret’in bu şiirine karşı Mehmet Akif Ersoy çok ağır bir cevap vermiş ve ikili arasında “Molla Sırat- Zangoç” tartışması olarak bilinen tartışma, bu şiirden sonra başlamıştır.
4. BALIKÇILAR
Bu şiir, Tevfik Fikret’in toplumsal konuda yazdığı az sayıda şiirden biridir. Servetifunun dergisi kapandıktan ve Edebiyatıcedide dönemi kapandıktan sonra bireysel konulardan çıkıp daha çok sosyal konulara yönelen Tevfik Fikret, bu şiiri yazmıştır.
5. SİS
Sis şiirinde Tevfik Fikret, İstanbul’u yerden yere vurur. İstibdat yönetiminde İstanbul’dan nasıl nefret ettiğini anlatır. İstanbul’u bir “hayat kadını”na benzetir.
DİĞER ESERLERİ
Rubab-ı Şikeste, Rubab’ın Cevabı, Haluk’un Defteri, Haluk’un Amentüsü
YAZAR: Arda Aktaş
Henüz Hiç Yorum Yapılmamış