SÖZCÜKTE (KELİMEDE) ANLAM 

A. Anlam Bakımından Sözcükler

1. Gerçek Anlam (Temel Anlam)

2. Yan Anlam

3. Mecaz Anlam

4. Deyim Anlam

5. Terim Anlam

6. Argo Anlam

7. Soyut Anlam

8. Somut Anlam

9. Genel ve Özel Anlam 

 

B. Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri

1. Eş Anlamlı Sözcükler

2. Yakın Anlamlı Sözcükler

3. Zıt Anlamlı Sözcükler

4. Eş Sesli Sözcükler

5. İkilemeler

6. Yansımalar

7. Atasözleri

8. Dolaylama

9. Anlam Genişlemesi

10. Anlam Daralması

11. Anlam İyileşmesi

12. Anlam Kötülemesi

13. Güzel Adlandırma

 

SÖZCÜK (KELİME)

Tek başına anlamı olmadığı halde cümlede kullanıldığı yere göre anlam kazanan ve cümlenin anlamlı en küçük birimine kelime denir.

Kelimelerin dil kurallarına göre bir araya gelmesiyle anlamlı bir bütün sağlanır ve bu bütün ile anlaşma sağlanır. Bu yönüyle sözcükler dilin en küçük parçalarıdır.

 

SÖZCÜKTE ANLAM (KELİMEDE ANLAM)

Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan canlı bir varlıktır. Kelimeler de dil gibi canlı bir varlıktır.

Canlı bir varlık olan kelimeler, zamanla değişikliğe uğrayabilir. Bazen de cümlede kullanıldığı yere göre birden fazla anlamda da kullanılabilir. Kimi zamanda dilde oluşan değişiklikle yeni anlamlar kazanabilir.

Bir kelimenin farklı anlam özellikleri göstermesi o kelimenin anlamsal bağlantısıyla ya da cümle içinde birlikte kullanıldığı farklı sözcüklerin anlamsal bağlantılarına göre değişebilir.

Bir sözcük tek başına da anlamlı olabilir. Farklı anlamların oluşması cümlede bağlantı kurduğu sözcüklerin anlamına göre değişiklik gösterir. Bu farklı anlamlar sesteşlik ve anlamdaşlık özelliğine göre belirlenir.

 

A) ANLAM BAKIMINDAN SÖZCÜKLER

Türkçede sözcükler farklı anlamlarda kullanılabilir. Yapısı bakımından sondan eklemeli bir dil olan Türkçede kelimelerin taşıdıkları anlamlar farklılık gösterebilir. 

1. GERÇEK ANLAM (TEMEL ANLAM)

Kelimelerin akla gelen ilk anlamlarıdır. Kelimelerin zihinde beliren ilk ve genel anlamlarına gerçek anlam denir. Bir sözcüğün zihinde canlandırdığı ilk şemadır. Örneğin göz kelimesi denilince akla gelen ilk şey görme organıdır. Ancak göz kelimesini cümle içinde yan veya mecaz anlamda kullanılabilir. Örneğin, pınarın gözünden akan su içimizi serinletiyordu.

 

Gerçek Anlamla İlgili Örnekler

v  Soğuktan duvar boyaları dökülmüştü.

v  Üzerinde eski bir elbise vardı.

v  Köyü geçince asfalt yola çıktık.

v  Kolu kırılmış bir adam vardı.

v  Sıcak sudan kolu yanmıştı

v  Bu sabah erken uyandım.

v  Çekyattan kalkarken kolumu sehpaya çarptım.

v  Sıcak çay içince ağzım yandı.

v  Temiz elbiselerle dışarı çıktı.

v  Gözünde yaralar çıkmıştı.

v  Zayıf vücuduyla yolda zor yürüyordu.

v  Ağaçların yaprakları sonbaharda sararmıştı. 

2. YAN ANLAM

Gerçek anlamıyla bağlantılı olarak cümlede ortaya çıkan yeni anlama yan anlam denir. Gerçek anlam ile mecaz anlam arasında değerlendirilir. Sözcük kavramsal olarak gerçek anlama sadece anlamsal olarak benzerlik gösterir, şekil açısından bir bağlantı yoktur. 

Gerçek anlamın yan anlamda kullanılması anlamsal yakıştırma ve benzerlik ilgisiyle oluşmaktadır. 

Örneğin “ayak” denince zihnimizde ilk canlanan anlam insan organıdır. Bu temel anlamda kullanılmaktadır. Ancak “masanın ayağı” tamlamasında gerçek anlamına benzerlik ilgisiyle yeni bir anlam kazandırılmıştır. 

Gerçek ve temel anlam örnekleri

Adamın atkısı düştü. (Gerçek Anlam)

Bu yılın ilk yağmuru düştü. (Yan Anlam)

Ağaçların gölgesi evin üstüne düştü. (Yan Anlam) 

Yan Anlamla İlgili Örnek Cümleler 

Uçağın kanadı bir kuş sürüsüne çarpmıştı.

Başı kırılmış bir vidayı tahtadan çıkarmaya çalışıyordu.

Kadıköy sırtlarına yağmur yağıyordu.

Sporun her dalında başarılıydı.

Masanın ayağı kırılmıştı.

Bardağı boğazına kadar suyla doldurdu.

Dış kapının kolunu kırınca ağlamaya başladı.

Bizim yetiştirdiğimiz insanlar daha mutludur.

Yokuşun başından başlayarak koşmaya başladı.

Ayakkabının burnuyla topa çok sert vurdu. 

Dilimizde kullanılan sözcükler her zaman tek anlamda kullanılmaz. Cümlelerde yüklendikleri anlamlara göre farklı anlamlar kazanabilir. Bu açıdan beş duyu organıyla algılanan sözcükler soyut anlamda kullanılabilir. Aynı zamanda soyut kavramlar da somut anlama gelecek şekilde cümle içinde kullanılabilir. 

Somutlaşma – Somutlama:  

Soyut anlamda kullanılan sözcüklerin cümle içinde somut anlama gelecek şekilde kullanılmasına somutlama denir. 

Somutlamada temel amaç sözü daha güçlü kılmak ve anlam açısından güçlendirmektir. Bu açıdan baktığımızda somutlama genellikle insan dışındaki varlıklara insana ait özellikleri kazandırmak amacıyla oluşturduğumuz teşhis (kişileştirme) sanatında kullanılır. 

Kişileştirme dışında teşbih (benzetme) ve istiare (eğretileme) sanatlarında da sıklıkla başvurulur.

Benzetme (Teşbih) : Cümlede anlamı güçlendirmek amacıyla iki varlık ya da kavramdan ortak özellikler açısından zayıf olanın güçlü olana benzetilmesi işidir. 

İstiare (Eğretileme): Benzetmenin iki temel ögesi vardır. Benzeyen ve kendisine benzetilendir. İstiarede bu iki temel ögeden sadece birinin kullanılmasıyla yapılan söz sanatıdır.

Somutlama Örnekleri 

Felek yüzüme güldü mü, bahtım kararır.

Bu dert beni bölük bölük böldü.

Zaman bir su gibi akıp gidiyor.

Aşk, uluyor vuslat için.

Bu acı kapımda bekler her zaman.

Umut fakirin ekmeği, umutsuz kalma.

Nefis, engellenmesi gereken bir anahtardır.

Kendi yağıyla kavrulan bir insandı.

Aşk bir gardiyandır, insanı hapseder.

Zaman bir uçak gibi hızlanıyor.

Cebinde taşıdığı biraz mutlulukla yollarda dolaşıyordu.

Kanadı kırık bir aşkla yollar aşınmaz. 

Soyutlama – Soyutlaştırma

Somut anlamda kullanılan sözcüklerin cümle içinde beş duyu organıyla algılanamayacak şekilde kullanılmasına soyutlama denir.

Soyutlama, özellikleri açısından duyguların algılanabilir kavramlarla açıklanmasıdır. Örneğin “Taşı alıp bana attı.” cümlesinde kullanılan taş sözcüğü gerçek anlamdayken “Taş kalpli bir insandı.” cümlesinde soyutlaştırılarak gerçek anlamının dışında kullanılmıştır. 

Soyutlama Örnekleri

Son derece yüreksiz bir insandı.

Bu soğuklukla arkadaş bulması zordur.

Bir müzik aletini çalmanın yolu kursa gitmektir.

Yufka kalbiyle olayları sessizce izledi.

Pamuk elleriyle ayrılığı daha da zorlaştırmıştı.

Bileğine güvenenler her zorluğu aşarlar.

Onun bu kadar kafasız olacağınız düşünmemiştim.

Sessiz gelen gemiler bir ümittir aşka.

Yüreğim parçalandı. İçim kan ağlıyor.

Bu keskin sözler bizi yaraladı.

Aklı bir karış havadaydı.

Her şeyi içine atarsan erken yıpranırsın.

 

Yakıştırmaca

 Kendine ait olmayan kavramlarla bazı sözcüklerin tamlama kurmasıdır. Buna yan anlam da denilebilir. Adı bilinmeyen kavramlarla ilgili gerçek anlamına benzerlik açısından yakıştırma işine yakıştırmaca denir. 

Yakıştırmaca Örnekleri 

Uçağın kanadı kırıldı.

Ayakkabının burnu kirlenmişti.

Masanın gözüne bir şeyler koydu.

Kapının kolunu tutunca kırıldı.

Sandalyenin ayağını tamir etti. 

3. MECAZ ANLAM 

Bir sözcüğü gerçek anlamı dışında kullanmaya mecaz anlam denir. Mecaz anlamda kullanılan sözcükler gerçek anlamından tamamen sıyrılır. Mecaz anlamda amaç, anlamı güçlendirmek ve renklendirmektir.

Mecaz anlam; gerçek anlamıyla ilgili kurulan benzetmelerden hareketle gerçek anlamından tamamen uzaklaşılarak kurulan yeni anlamdır. 

Örneğin “Onun gözü yükseklerdeydi.” Cümlesinde yüksek kelimesi nicel yani ölçülebilen bir şeyken cümlede her zaman daha fazlasını isteyen anlamında kullanılmıştır. 

Mecaz anlam genellikle iki yolla karşılanır. Birincisi benzetmelerle (Teşbih-Teşhis-İstiare-Mübalağa-Tariz-Kinaye) sağlanır. İkincisi ise mecaz-ı Mürsel yani ad aktarmalarıyla sağlanır. 

Mecaz Örnekleri 

Havada kan kokusu vardı.

O adam ailesine bağlıdır.

Müdürün istifası koltuk kavgasına neden oldu.

Sizi bu iş yüzünden harcayacaklar.

Su testisi su yolunda kırılır.

Hiçbir şey beğenmez, her şeye burun kıvırırdı.

Vatan borcu namus borcudur.

Son vapura yetişemezsek yandık demektir.

Bu olaylara karşı kör ve sağır oluşu beni üzmüştü.

Her gördüğünde ağır sözler sarf ediyordu.

Cesaretinin kırılması yüzünden başarısız oldu.

Bu olayda da onun parmağı vardır.

Yüreği yanıyor, her şeye ağlıyordu.

Keskin sözlerle hepimizi şok etti.

Zaman geçirmek için her şeyi ağırdan alıyordu.

Beni ziyaret etmediğin için sana kırıldım.

Boş bakışlara, kuru vaatlere karnım tok.

Karşısına çıkan boksör epey dişli bir rakipti.

Toplantıya göç eden beyinleri de davet ettiler.

Mahallenin ortasında sıcak bir karşılama yapıldı.

Senin gibi ince işlerden çok fazla anlamam.

Rüzgârın coşması işimizi epey zorlaştırdı.

Kara haber tez duyulur, unutsun beni demişsin.

Koyu bir muhabbet sardı dört bir yanımı.

O sözlerden sonra köpürdü.

İş yerindeki olaylar ortamı iyice soğutmuştu.

Çok ballısın. Her girdiğin iddiayı kazandın.

Olayları basına sızdırdıktan sonra kaçtı.

Bu yaşananlar yüzünden her şey burnumdan geldi.

Parasal sorunlar yönetenleri terletecektir.

Olaylar onun hafif biri olduğunu gösterdi.

Yağmur aniden coştu.

Cesaretim senin yüzünden kırıldı.

Boş gözlerle etrafına bakınıp duruyordu.

Mecaz anlam genellikle benzetmelerle yapıldığı gibi açık istiare ve kapalı istiarelerle de yapılabilmektedir. Edebi sanatlar içerisinde yer alan istiare, deyim aktarmaları ve ad aktarmaları bu türün en önemli örnekleridir. 

·         Kurban olam, şu beşikte yatan kuzuya (Açık İstiare)

·         Tekerler tozlu yollara derdini anlatıyordu. (Kapalı İstiare)

·         Çiftçinin yüzü gülüyor, bereket yağıyordu. (Mecaz-ı Mürsel)

·         Bundan sonra Ankara da konuşamaz artık. (Mecaz-ı Mürsel)

·         Bu şekilde anlatırsanız aklı yatar. (Deyim) 

4. DEYİM ANLAM 

·         En az iki kelimeden oluşur.

·         Kalıplaşmış ifadelerdir.

·         Mecazlı sözlerdir.

·         Kelimelerden biri ya da her ikisi anlam değişikliğine uğrar.

·         Deyimlerde herhangi bir sözcüğün eş anlamı kullanılamaz.

·         Gerçek anlamının dışında kullanılırlar.

·         Tek bir kavramı ya da durumu karşılar.

·         Gerçek anlamda kullanılanlar da vardır.

·         Farklı söz kalıplarından oluşabilir.

·         Kısa ve özlü sözlerdir.

·         Sözcüklerin yeri değiştirilemez.

·         Süslü ve sanatlı bir anlatım kullanılır.

·         Deyimler bir dilin zenginliğini ifade eder. 

Bu öncüllerden hareketle deyim; en az iki kelimenin kalıplaşmasıyla oluşan ve kelimelerden biri ya da her ikisinin anlam değişikliğiyle oluşan mecazlı sözlere denir. 

Deyimlerin Oluşum Şekilleri 

· Burnundan solumak, çam devirmek, acemilik çekmek, etekleri zil çalmak, aldırış etmemek gibi sonu mastar eki olan –mak/-mek ile biten deyimler.

· İçi yanıyor, dostlar alışverişte görsün, adet yerini bulsun,  ağzını bıçak açmıyor gibi cümle şeklinde oluşan deyimler.

· Genellikle birleşik sözcüklerle oluşan veya anlamca yan yana gelen sözcüklerle oluşan deyimler: bağrı yanık, ekmek kapısı gibi.

· Ateş pahası, eşek şakası, anasının gözü gibi isim tamlamalarıyla oluşan deyimler.

· Deli fişek, püsküllü bela gibi sıfat tamlamalarıyla oluşan deyimler.

· Eli açık, çenesi düşük, eli açık gibi kurallı bileşik sıfat şeklinde oluşturulan deyimler. 

Deyimlerle İlgili Örnek Cümleler 

ü  Yangın çıkmış, korktuğu başına gelmişti.

ü  Yapılanlara karşı ayak diriyordu.

ü  Söylediği sözlerle gönlümü almıştı.

ü  Her söylediğine dudak büküyor, hiçbir şeyi kabul etmiyordu.

ü  O geldikten sonra pabucu dama atılmıştı.

ü  Olaylar karşısında zıvanadan çıktı.

ü  Aklı yatar elbet bunları anlatırsan.

ü  Bu söylediklerini aklım almıyor.

ü  Girdiği hiçbir işte dikiş tutturamamıştı.

ü  Olayları duyunca ağzı açık kalmıştı.

ü  Yapılan zamlarla her şey ateş pahasıydı.

ü  Delik büyük, yama küçük.

ü  Fol yok yumurta yok.

ü  Senin yüzünden iki iyi arkadaş boğaz boğaza geldiler.

ü  Anlattıklarımı can kulağıyla dinliyordu.

ü  Göze girmek için yaptıkları bana komik geliyordu.

ü  Onu karşısında görünce abayı yaktı.

ü  Abur cubur yiyecekler insanı hasta eder.

ü  Acemi çaylak işi yarım yapar.

ü  Baba ocağına sahip çıkmaya çalışıyordu.

ü  Bu ayrılık acısıyla bastığı yeri bilmez oldu.

ü  Başına bir hal geldi yârin kapısında.

ü  Onlar bir hata etti, büyüklük göstermek artın senden.

ü  Laf ebesi olmak sana yakışır.

ü  Mahallenin adeta mahşer midillisi gibiydi. 

Türkçede sıklıkla kullanılan deyimler 

– ağzı açık – eli uzun – can kulağı ile dinle

– göze girmek – pire için yorgan yakmak – dara düşmek – pişmiş aşa su katmak… 

Deyimler cümlenin her ögesi olabilir. 

Aslan payı senin hakkındır. (Özne)

Aslan payını sen aldın. (Nesne)

Damarına basılmazsa kesinlikle konuşmaz. (Zarf Tümleci)

Sen gerçekten dik kafalı birisin. (Yüklem)

Her şeye mana vermeye çalışmayın. (Dolaylı Tümleç)

5. TERİM ANLAM NEDİR? 

Herhangi bir meslek alanıyla ilgili (Bilim, sanat, spor, meslekler) kavramların karşılığı olarak kullanılan anlama terim anlam denir. 

Terim Anlamın Özellikleri 

·         Sadece gerçek anlamda kullanılırlar.

·         Kazandıkları anlamlar halk dilinde var olan kavramlar değildir.

·         Mecaz, yan veya deyim anlamları yoktur.

·         İhtiyaçlar doğrultusunda sözcüklerin kazandığı yeni anlamlardır.

·         Terimler bazen yan anlamda da kullanılabilir.

·         Bazen terim anlamlı sözcükler birden çok meslek alanında terim anlam olarak kullanılabilir.

Terimlerle İlgili Örnekler

– Doğal sayılar, fonksiyonlar, üçgen, altıgen… (Matematik terimleri) 

– Sol anahtarı, nota, akort… (Müzik terimleri) 

– Kafiye, aruz, ölçü… (Edebiyat terimleri) 

 – Perde, sahne, kostüm… (Tiyatro terimleri) 

– Ölçek, Dünya, Ay, gezegen, paralel, meridyen… (Coğrafya terimleri) 

 – Gol, faul, aut, taç, penaltı, ofsayt… (Futbol terimleri) 

ARGO ANLAM 

Belirli zihniyete sahip, ortak fikirleri olan insanlar tarafından kullanılan ve kendileri tarafından sözcüklere yeni anlamlar katılarak oluşturulan özel dile argo denir.

Argonun Özellikleri

·         Argo küfür demek değildir.

·         Külhanbeylerinin anlaşma vasıtasıdır.

·         Argoda esas olan abartma yani mübalağadır.

·         Dilin kendi içinde oluşturduğu ancak kendinden bağımsız olan bir yapısı vardır.

·         Sadece belirli çevreler tarafından anlaşılan bir dildir.

·         Toplumun her kesimi tarafından anlaşılmaz.

·         Sözlü gelişen doğal bir dildir.

·         Eski sözcüklerin kullanımına dayandırılır ve genellikle bu sözcüklere yeni anlamlar kazandırılır.

·         Argonun kullanım amacı, anlatımı daha etkileyici ve çekici hale getirmektir.

·         Argoda amaç küfür etmeden rahatlamayı sağlamaktır. 

Argo ile ilgili örnek cümleler 

Daha sen mektep çocuğusun.

Cin gibiydi; ama zokayı yuttu.

Sınıfı ikinci kez çakınca okuldan atıldı.

Bütün konuları yutmuştu adeta.

Tam bir arakçı bakışı vardı. 

7. SOYUT ANLAM

Beş duyu organımızla (Görme, işitme, tatma, dokunma, koklama) algılanamayan varlıkları karşılayan sözcüklere soyut sözcük denir. Soyut sözcüklerin his yoluyla kazandığı anlama soyut anlam denir. 

Soyut sözcükler mutlaka beş duyu organından biriyle algılanmaması gerekir. Örneğin “rüzgâr” sözcüğünü görme, tatma, koklama gibi bir ihtimalimiz yoktur. Ancak bu sözcüğü dokunma duyusu olan derimizle algılayabiliriz. Sadece bir duyu organıyla algılanan bu sözcükler somut sözcükler olup soyut değildir. Bundan dolayı da bir sözcüğün soyut anlamlı olması için hiçbir duyu organıyla algılanmaması gerekir.

Soyut Anlamla İlgili Cümleler 

Dün gördüğü rüyayı hatırlamıyordu.

İnsanlar menfaatlerine göre iş yaparlar.

Oğluna karşı derin bir sevgi besliyordu.

Yusuf’un güzelliğini tarife sözcükler yetmez.

Olaylar karşısında yalnız kaldığını düşünüyordu.

Korku içerisinde sayıklıyordu.

Düşüncelerini bir bir açıkladı.

Herkesin fikirlerini önemsiyordu. 

8. SOMUT ANLAM 

Beş duyu organımızla (Görme, işitme, tatma, dokunma, koklama) algılayabildiğimiz sözcüklere somut sözcükler denir. Bu duyu organlarından en az biriyle algılanıp varlıkların gösterdiği anlam ilgilerine somut anlam denir. 

Somut anlamlı sözcüklerin özellikleri

·         Beş duyu organından biriyle algılanabilen sözcüklerdir.

·         Bu sözcüklerin mutlaka bir maddesi bulunmalıdır.

·         Uzayda yer kaplayan veya hacmi olan sözcüklerdir.

·         Görme, işitme, tatma, koklama ya da dokunma duyularından biriyle algılanabilecek sözcüklerdir.

·         Bazı sözcükler soyut anlamlı olmasına karşın mecaz anlamda kullanılarak somutlaştırılabilir.

Somut Anlamla İlgili Örnek Cümleler

·         Taş bir evde oturuyordu.

·         Rüzgâr çok sert esiyordu.

·         Okulun yolu yeni yapılmıştı.

·         İçtiği su çok soğuktu.

·         Bu sıcak havalar bizi mahvetti.

·         Masa, çok dayanıklı malzemeden yapılmıştı.

·         Sınıfın duvarları boyandı.

·         Okula kitaplarını getirmemişti.

·         Kıyafetlerini yeni almıştı.

9. GENEL VE ÖZEL ANLAM

Genel Anlam: Birden fazla sözcüğün anlamını içerisinde barındıran o türün genelini kapsayan anlamlara denir. 

Özel Anlam: Sadece bir varlığı kesin ve net ifadelerle tanıtan, dar bir anlamı olan kavramlara denir.

Genel ve Özel Anlamla İlgili Örnekler

1. Varlık – En Genel Anlam

Canlı – Genel Anlam

İnsan – Genel Anlam

Erkek – Genel Anlam

Emirhan – Özel Anlam

 

2. Metin – En Genel Anlam

Paragraf – Genel Anlam

Cümle – Genel Anlam

Kelime – Genel Anlam

Hece – Genel Anlam

Harf – Özel Anlam 

 

Türkçede bazı sorularda genelden özele ya da özelden genele doğru anlam soruları sorulmaktadır. Genelden özele tümdengelim; özelden genele ise tümevarım terimleriyle karşılanmaktadır.