Gülşehri, 13. yüzyılın sonları 14. Yüzyılın başlarında yaşamış önemli bir Türk şair ve mutasavvıftır. Tam adı Gülşehri bin Şeyh Hamza bin Ali el-Mevlevi’dir. Gülşehri, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde yaşamış olup, bu dönemin önemli edebiyat ve kültür temsilcilerindendir. Edebi kişiliği, hayatı ve edebiyata katkılarıyla dikkat çeken Gülşehri’nin en önemli eseri, “Mantıkut Tayr” adlı yapıtıdır.

Mantıkut Tayr Çevirisi: Mantıkut Tayr, Feridüddin Attar’ın Farsça olarak yazdığı meşhur eser “Mantıku’t-Tayr”ın (Kuşların Dili) Türkçeye çevirisidir. Eserde, kuşların hükümdarı olan Simurg’u aramaya çıkan kuşların hikâyesi anlatılır. Bu yolculuk sırasında kuşlar, dünya hayatının geçiciliği, insanın içsel arayışı ve kurtuluşu gibi dini ve tasavvufi konuları simgeleyen aşamaları yaşarlar. Gülşehri’nin bu çevirisi, Türk edebiyatında bir alegori ve tasavvufi öğelerin işlendiği öncü eserlerdendir.

Edebi Kişiliği: Gülşehri’nin edebi kişiliği, tasavvufi düşünce ve ahlaki öğretilerin ön planda olduğu bir yapıya sahiptir. Eserlerinde klasik Divan edebiyatının özelliklerini ve Anadolu’da yetişen Türk şairlerinin söyleyiş özelliklerini görmek mümkündür. Aynı zamanda eserlerinde dini ve tasavvufi temaları işlemiştir.

Hayatı: Gülşehri’nin hayatı hakkında kesin bilgilere sahip değiliz, ancak doğum yeri olarak Karaman’ın Ereğli ilçesi kabul edilmektedir. Gülşehri’nin yaşamının önemli bölümünü Konya ve Aksaray’da geçirdiği düşünülmektedir. Mevlevi tarikatına bağlı bir şair ve mutasavvıf olduğu bilinmektedir.

Edebiyata Katkısı: Gülşehri’nin edebiyata en büyük katkısı, Mantıkut Tayr’ın Türkçeye çevirisidir. Bu eser, Anadolu Türk edebiyatında tasavvufi düşüncenin yaygınlaşmasına büyük katkılar vermiştir.

Gülşehri – Mantıku’t Tayr (Kuşların Dili)

14. yüzyılın başlarında yaşamış olan Anadolu Türk şairi Gülşehri tarafından yazılmıştır. Mantıku’t Tayr, aslında İranlı şair Feridüddin Attar’ın Farsça yazdığı “Mantık-ut-Tayr” adlı eserinin Türkçeye çevirisidir. Eser, kuşların lideri olan Hüdhüd kuşunun önderliğinde tüm kuşların bir araya gelip kendilerine bir padişah seçmeye karar vermelerini ve ardından kutsal bir hükümdar olan Simurg’u bulmak için yola çıkmalarını konu alır.

Mantıku’t Tayr’da mistisizm, tasavvuf felsefesi ve İslami öğretiler temelinde ele alınmaktadır. Eserde, insanın içsel dünyası ve manevi yolculuğu kuşlar aracılığıyla anlatılır. Bu yolculuk sırasında, kuşların maruz kaldığı zorluklar ve yaşadıkları deneyimler, insanın kendi iç dünyasında yaşadığı mücadeleler ve manevi dönüşümlerle paralellik gösterir.

Mantıku’t Tayr, insanın nefsini terbiye etme, aşk ve aşkın gücü gibi konulara da değinir. Eserde, nefsani arzuların üstesinden gelme, sabır, fedakârlık, aşkın gücü ve insanın kamil insan olma sürecinde yaşadığı dönüşüm gibi mistik ve tasavvufî temalar ön plandadır. Ayrıca, kuşların 30 adet zorlu aşamadan geçerek Simurg’a ulaşmaları, İslam mistisizmindeki “sema” ritüeli ve yedi dereceli tasavvufî yolculuk gibi kavramlarla da örtüşmektedir.

Gülşehri’nin Mantıku’t Tayr eseri, mistisizm ve tasavvuf felsefesinin önemli bir örneği olarak kabul edilmektedir. Eserde, insanın içsel dünyası ve manevi yolculuğu kuşlar aracılığıyla aktarılarak, İslam mistisizmi ve tasavvufî öğretiler çerçevesinde ele alınmaktadır.

Gülşehri’nin Mantıkut Tayr çevirisi ve Feridüddin Attar’ın eserinin karşılaştırması

Gülşehri’nin Mantıkut Tayr çevirisi ve Feridüddin Attar’ın eseri olan Mantıkut Tayr, her ikisi de 13. yüzyılın önemli İslam düşünce ve edebiyat eserlerindendir. İkisi arasındaki bazı benzerlikler ve farklar şunlardır:

Benzerlikler:

  • Tema: Her iki eser de aynı temaya sahiptir: kuşların hikmetli bir yolculukla Simurg adlı mitolojik kuşu aramaları. Bu yolculuk sırasında kuşların kişisel ve manevi gelişimleri anlatılır.
  • İçerik: İkisi de Sufi düşüncesine dayanan öğretileri ve sembolizmi içeren alegorik öykülerdir. Her iki eserde de, insanın kendi öz benliğini ve gerçeği arayışını temsil eden kuşların hikâyeleri üzerinden İslam ve tasavvuf düşüncesinin temel ilkeleri anlatılır.
  • Edebiyat Tarzı: Her iki eserde de mesnevi tarzı kullanılır, yani beyitlerle yazılan uzun hikâyeler şeklindedir. İkisi de dönemlerinin önemli Farsça ve Türkçe edebiyat eserleri arasında yer alır.

Farklar:

Dil: Feridüddin Attar’ın eseri Farsça yazılmıştır, Gülşehri’nin çevirisi ise Anadolu Türkçesi ile yazılmıştır. Gülşehri, Attar’ın Farsça eserini Türk okuyuculara ulaştırmak amacıyla çevirmiştir.

Ek Hikâyeler ve Uyarlamalar: Gülşehri’nin çevirisinde, Feridüddin Attar’ın orijinal eserine ek olarak bazı yeni hikâyeler ve öğeler eklenmiştir. Bu sayede, eser daha zengin ve Anadolu Türk kültürüne daha uygun hale getirilmiştir.

Şiir ve Dil Kullanımı: Gülşehri’nin çevirisi, dönemin Türkçesine uygun bir dil ve üslup kullanırken, Attar’ın eseri Farsça dilinin zenginliğini ve şiirsel güzelliğini sergiler. Bu nedenle, her iki eserin dilsel ve şiirsel yapıları arasında farklılıklar bulunmaktadır.

Gülşehri’nin Mantıkut Tayr çevirisi ve Feridüddin Attar’ın orijinal eseri, temel tema, içerik ve edebi tarz açısından benzerlikler gösterirken, dil, ek hikâyeler ve şiirsel yapı açısından farklılıklar taşımaktadır.