Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in Hayatı
Edirne doğumlu Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, babası Süleyman Ağa’nın etkisiyle Yeniçeri Ocağı’na katıldı ve burada çeşitli rütbelerde bulundu. 1670 doğumlu olduğu tahmin edilen Mehmed Efendi, 1717 yılında Pasarofça Antlaşması görüşmelerine katıldı ve ardından Fransa’ya elçi olarak atanarak önemli bir diplomatik görev üstlendi.
Mehmed Efendi, Fransa’ya gitmeden önce Viyana’ya elçilikle ilgili bilgi edindi ve kendisine bir tâlimatnâme verildi. Bu tâlimatnâmede, Fransa’nın sosyal ve kültürel yapısıyla da ilgilenmesi ve uygulanabilir bulduğu bilgileri Osmanlı İmparatorluğu’na aktarması istendi. 1720 yılında, oğlu Mehmed Said Efendi ve kalabalık bir heyetle Fransa’ya doğru yola çıkan Mehmed Efendi, Marsilya’daki kolera salgını nedeniyle Toulouse ve Bordeaux üzerinden Paris’e ulaştı.
Paris’e girişi oldukça gösterişli olan Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, halkın ilgi odağı haline geldi ve daha önce yaşanan protokol sorunlarının aşılması açısından büyük önem taşıdı. Özellikle XIV. Louis döneminde Müteferrika Süleyman Ağa’nın yaşadığı sorunlar ve Molière’in yazdığı “Kibarlık Budalası” adlı eserde Türk elçisini küçük düşüren sahneler, Mehmed Efendi’nin elçiliğinin önemini daha da artırıyordu. Başarılı bir diplomasi örneği sergileyen Mehmed Efendi, Türk-Osmanlı diplomasisinin prestijini artırarak olumsuz imgelerin yıkılmasına katkı sağladı.
1721 yılında gerçekleşen ve benzersiz bir törenle, Osmanlı elçisi Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, 12 yaşındaki Kral XV. Louis tarafından Tuileries Sarayı’nda kabul edildi. Bu törende Mehmed Efendi, III. Ahmed’in mektubu, İbrahim Paşa’nın mektubu ve değerli hediyeleri genç krala sundu. Charles Parrocel’in resmettiği ünlü tablolar, Mehmed Efendi’nin saraya girişini ve görüşme sonrası Döner Köprü’den çıkışını göstermektedir.
Mehmed Efendi’nin kabul töreni, dönemin Le Nouveau Mercure gazetesinde ayrıntılı olarak yer aldı. Mektupların sunulmasının ardından Mehmed Efendi, iki devlet arasındaki dostluğun güçlenmesini dile getirdi. Paris’te kendisine büyük saygı gösterilen Mehmed Efendi, kralın ava giderken de davet edildi ve bu törenlere Paris’in önde gelenleriyle birlikte katıldı.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed, kralı özel olarak ziyaret etti ve Mareşal Villeroi’nin de hazır bulunduğu bu görüşmede, kralın hazine dairesini görmeye davet edildi. Ayrıca, Paris’in kale ve istihkâmlarını gezdi ve muhteşem operalara katıldı. İzlediği ilk opera, Quinault’un librettosunu yazdığı ve Lulli’nin bestelediği “Thésée” idi. Mehmed Efendi, kral ile birlikte bu operayı sarayda izledi. Oğlu Said Efendi ise “Les Fêtes Venitiennes” balesine katıldı. Çelebi Mehmed’in ikinci kez gittiği opera ise, La Mothe’un sözlerini yazdığı ve Destouches’in bestelediği “La Tragédie d’Omphale” idi.
Bu dönemde gerçekleşen etkinlikler ve ziyaretler, Osmanlı elçisi Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Paris’teki önemli konumunu ve iki devlet arasındaki ilişkilerin güçlenmesini yansıtmaktadır.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed, Fransa ziyareti sırasında, Duc d’Orleans’ın Versailles yolu üzerinde bulunan Saint Cloud Şatosu’nu ziyaret etti ve onuruna düzenlenen bir yemekte ağırlandı. Dükün annesi yaşlı Prenses Charlotte Elizabeth, elçiyle görüşmeyi ileri bir tarihe ertelediğini bildirdi. Bununla birlikte, Prenses, Türk elçilik heyetinin güvenliği ve özellikle Said Efendi’nin sağlığıyla yakından ilgilendi. Said Efendi, babasından bağımsız hareket ederek, birkaç kadınla Versailles’ın dehlizlerinde kaybolmuş ve ancak üç gün sonra bulunmuştu.
Mehmed Efendi’nin anlatılarına göre, gezilerin en önemli bölümü olan Versailles Sarayı ziyareti gerçekleşti. Trianon ve Marly sarayları da ziyaret edilip, detaylı olarak anlatılan yerler arasında yer aldı. Mehmed Efendi, saraylar, bahçeler, havuzlar ve çeşmelere karşı büyük bir hayranlık duydu ve gözlemlerini zarif üslubuyla ifade etti. Gördükleri karşısında, “Dünya müminlerin hapishanesi, kâfirlerin cennetidir” sözüyle mizahi bir şekilde teselli bulduğunu belirtti.
Çelebi Mehmed, farklı bir kültürle karşılaştığının farkındaydı ve bu deneyimi değerlendirmek için saraylar ve bahçeleri dikkatle inceledi. Ayrıca, bu mekânların resimlerini ve planlarını da yanına alarak, daha sonra incelemek üzere kaydetti. Bu olaylar, Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Fransa ziyaretinin önemli ve ilgi çekici anlarından sadece birkaçıdır.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, Paris’te tabiphane, devâhâne (eczahane), rasathâne, goblen halı fabrikası ve ayna fabrikası gibi farklı mekânları da ziyaret etti. Paris’i detaylı bir şekilde anlatması, şehri iyi gezdiğini gösterir. Mehmed Efendi’ye göre, Paris’te ilginç ve tuhaf binalar, saraylar ve bahçeler bulunmaktadır. Çok katlı yapılar yaygındır ve şehir sokakları kalabalıktır. Bu kalabalık, erkek ve kadınların sokakta bir arada bulunmasından kaynaklanmaktadır. Sokaklar geniş olup, kaldırım taşlarıyla döşenmiştir. Seine Nehri şehrin ortasından geçer ve üç ada oluşturur. Notre Dame, Mehmed Efendi’nin gördüğü yerler arasındadır.
Elçilik görevini tamamlayan Mehmed Efendi, 8 Ekim 1721’de İstanbul’a döndü. Dönüşünden sonra Fransa ile kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve Avusturya’ya karşı saldırma ve savunma antlaşması yapılması çabaları olumlu sonuç vermedi. Ancak oğlu Said Efendi’nin İbrahim Müteferrika ile birlikte ilk Türk matbaasını kurma çabası, elçiliğinin en önemli sonuçlarından biridir. Paris’te tanıştığı Duc de St. Simon’a yakında İstanbul’da matbaanın açılacağını söylemişti.
Lâle Devri denilen dönemde, sarayların, kasırların ve köşklerin yapımında Çelebi Mehmed Efendi’nin Paris gözlemlerinin büyük etkisi olduğu bilinmektedir. Venedik elçisi Emo, İstanbul’daki saray ve bahçelerin Mehmed Efendi’nin Paris’ten getirdiği resim ve planlara göre yapıldığını belirtir. Tüm bu plan ve resimler, Mehmed Efendi’ye tercüman Lenoir tarafından sağlanmıştır. Ayrıca, Mehmed Efendi’nin Sefâretnâme’sinde tasvir edilen hayvan heykelleri ve Versailles bahçelerindeki mermer havuzlar, Kâğıthane’de inşa edilen havuzlar ve sebiller için model olarak kullanılmıştır.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed, Fransa’dan döndükten sonra defter emini, 1722’de rûznâmçe-i evvel ve 1724’te başmuhasebeci oldu. 1730’da Çerkez Mehmed’in malını zapt etmek için Mısır’a gönderildi. Patrona Ayaklanması’ndan sonra III. Ahmed’e ve Damad İbrahim Paşa’ya yakınlığı nedeniyle Lefkoşe’ye sürgün edildi ve 1731’de Lefkoşe’de vefat etti. Ölüm tarihi bazı kaynaklarda 1732 olarak gösterilse de, mezar kitâbesine göre bu tarih 1731 olmalıdır. Lefkoşe’de Sinan Paşa Camii’nin hazîresinde bulunan mezar taşı kitâbesinde şu ifadeler yer alır: “Bin yüz kırk dört muharreminin on dördüncü günü vefat eden, Yirmisekiz Çelebi demekle mâruf, sâbıkan rûznâmçe-i evvel Mehmed Efendi merhumun kabridir el-Fâtiha sene 1144 (19 Temmuz 1731).”
Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin yaşamı ve elçilik görevi, hem Türk-Fransız ilişkilerinde hem de Türk kültür ve sanatında önemli etkiler bırakmıştır. Paris’teki gözlemleri ve deneyimleri, dönemin Türk mimarisine ve Lâle Devri sanat anlayışına büyük ölçüde yansımıştır. Ayrıca, oğlu Said Efendi’nin İbrahim Müteferrika ile birlikte Türkiye’de ilk matbaayı kurma çabası, Türk kültür tarihi açısından da büyük önem taşımaktadır.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, Fransa elçiliği ve sefâretnâmesi ile Batı dünyası hakkında Osmanlı ülkesinde bilgi birikiminin artmasına önemli katkılar sağlamıştır. Ayrıca, Fransa’da “Turquierie” modası yayılmasında da büyük rol oynamıştır. Mehmed Efendi’nin nüfuzu sayesinde, Osmanlı ülkesinde Fransız modası sızmaya başlamış ve Batı’daki yanlış Türk algısı yavaş yavaş değişmeye başlamıştır. Paris’teki Türk imajının dönüşümünde, Mehmed Efendi’nin nazik kişiliği, özgür yapı, zekâ, uyum ve medeni davranışları da etkili olmuştur. İstanbul’a döndükten sonra Mareşal Villeroi’ya dostça mektup yazması, onun tutumunun ilginç bir örneğidir.
Sefâretnâme hakkında farklı değerlendirmeler yapılmış olsa da, Ahmet Hamdi Tanpınar, eserin içinde gizli bir mukayese fikri olduğunu savunur. Enver Ziya Karal’a göre, sefâretnâme Osmanlılar için Batı dünyasına açılan ilk penceredir. Çelebi Mehmed Efendi’nin Fransa’ya gerçekçi gözlemlere dayanan bakış açısıyla, aynı dönemde Montesquieu’nün Acem Mektupları’ndaki kahramanlarının iki dünyayı karşılaştıran izlenimleri arasında bağlantılar kurmak mümkündür.
Sefâretnâme, hem Türkiye’de hem Avrupa’da çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları ile mevcuttur ve çeşitli baskıları yapılmıştır. Ayrıca, eserin Fransızca çevirileri de mevcuttur. Çelebi Mehmed Efendi’nin başka bir eseri ise, Muhammed b. Mahmûd eş-Şehrezûrî’nin beş bölümden oluşan Resâʾilü’ş-Şecereti’l-ilâhiyye’sinin dördüncü bölümünü Semeratü’ş-Şecere adıyla tercüme ettiği bilinmektedir.
28 Çelebi Mehmed’in Paris Sefaretnamesi
28 Çelebi Mehmed Efendi’nin Paris Sefaretnamesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1720-1721 yıllarında Fransa’ya gönderdiği elçi Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin, Fransa’daki gözlemlerini ve deneyimlerini anlattığı önemli bir eserdir. Bu sefaret, Osmanlı Devleti ve Fransa arasındaki ilişkileri geliştirmeye yönelik bir girişimdi ve Mehmed Efendi’nin görevi, iki ülke arasında ticari, siyasi ve kültürel ilişkileri güçlendirmekti.
Sefaretnâme, Mehmed Efendi’nin Fransa’ya yaptığı seyahat sırasında gördüğü ve yaşadığı olayları detaylı bir şekilde anlatır. Bu eserde, Fransa’nın başkenti Paris’in mimarisi, sokakları, yaşam biçimi, yönetim sistemi ve kültürü hakkında bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca, dönemin Fransız kralı XV. Louis ve saray hayatı hakkında da değerli bilgiler sunar.
Mehmed Efendi, Fransa’da kaldığı süre boyunca önemli mekânları ziyaret etmiş ve bu mekânlar hakkında detaylı bilgiler vermiştir. Bunlar arasında tabiphâne, devâhâne (eczahane), rasathâne, goblen halı fabrikası ve ayna fabrikası gibi önemli kurumlar bulunmaktadır. Ayrıca, Paris şehri ve sokaklarının kalabalık ve hareketli olduğunu, binaların yüksek ve görkemli olduğunu, sokakların geniş ve kaldırımlı olduğunu belirtmiştir.
Sefaretnâme, Osmanlı İmparatorluğu ve Fransa arasındaki ilişkilerin gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır. Ayrıca, Batı dünyası hakkında Osmanlı ülkesinde bilgi birikiminin artmasında da büyük rol oynamıştır. Mehmed Efendi’nin nüfuzu sayesinde, Osmanlı ülkesinde Fransız modası sızmaya başlamış ve Batı’daki yanlış Türk algısı yavaş yavaş değişmeye başlamıştır.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Paris Sefaretnamesi, Osmanlı tarihinde ve Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan değerli bir eserdir. Eser, hem Türkiye’de hem Avrupa’da çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları ile mevcuttur ve çeşitli baskıları yapılmıştır.
28 Çelebi Mehmed’in Paris Sefaretnamesi’nin Özellikleri
- İlk Osmanlı sefaretnamesi: 28 Çelebi Mehmed’in Paris Sefaretnamesi, Osmanlı edebiyatındaki ilk sefaretnâme örneğidir. Ayrıca 28 Çelebi Mehmed de Osmanlı Devletinin ilk büyükelçisi yani sefiri kabul edilmektedir. Bu tür, elçilik görevlilerinin yabancı ülkelerdeki gözlemlerini ve deneyimlerini kaydettiği eserlerdir.
- Kültürel ve siyasi içerik: Sefaretnâme, hem kültürel hem de siyasi içerik taşır. Mehmed Efendi’nin görevi, iki ülke arasındaki ticari, siyasi ve kültürel ilişkileri güçlendirmekti ve bu amaçla gözlemlerini aktardı.
- İki dünya arasındaki karşılaştırmalar: Eserde, Osmanlı İmparatorluğu ve Fransa arasındaki sosyal, kültürel ve politik farklılıklar hakkında karşılaştırmalar yapılmıştır.
- Ayrıntılı gözlemler: Mehmed Efendi’nin Paris’teki deneyimleri ve gözlemleri ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Eser, dönemin Paris’ine dair zengin bilgiler sunar.
- Mimari ve sanatsal etkiler: Sefaretnâme, Osmanlı mimarisi ve sanatı üzerinde önemli etkiler yaratmıştır. Özellikle Lâle Devri denilen dönemde, sarayların ve köşklerin yapımında Mehmed Efendi’nin Paris gözlemlerinden esinlenilmiştir.
- Türk-Fransız ilişkilerinin gelişimi: Sefaretnâme, Türk-Fransız ilişkilerinin gelişimine önemli katkılar sağlamıştır. Mehmed Efendi’nin elçilik görevi sayesinde, iki ülke arasındaki ticari ve kültürel ilişkiler güçlenmiştir.
- “Turquierie” modasının yayılması: Sefaretnâme ve Mehmed Efendi’nin elçilik görevi, 18. yüzyıl Fransa’sında Türk kültürüne duyulan ilgiyi artırmış ve “Turquierie” adı verilen moda akımının yayılmasına katkıda bulunmuştur.
- Algıların değişimi: Mehmed Efendi’nin nazik kişiliği ve medenî davranışları sayesinde, Batı’da kökleşmiş olan Türklere yönelik yanlış düşünce ve kanılar yavaş yavaş silinmeye başlamıştır.
- Eserin döneme tanıklığı: Sefaretnâme, 18. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu ve Fransa arasındaki ilişkilerin yanı sıra, dönemin sosyo-kültürel ve politik atmosferine de ışık tutar.
- Çok sayıda yazma nüshası ve çeviriler: Sefaretnâme’nin hem Türkiye hem de Avrupa kütüphanelerinde birçok yazma nüshası bulunmaktadır. Ayrıca eserin çeşitli baskıları yapılmış ve Fransızcaya da çevrileri mevcuttur. Bu durum, eserin öneminin ve değerinin farklı dillerde ve coğrafyalarda kabul gördüğüne işaret etmektedir.
Paris Sefaretnamesi’nde Türk-Fransız ilişkileri
Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Sefaretnamesi, Türk-Fransız ilişkilerinin gelişimine ışık tutar ve önemli katkılarda bulunur. İşte bu eserde bahsedilen bazı noktalar:
- İki ülke arasındaki kültürel değişim: Sefaretnâme, Fransız kültürü ve yaşam tarzı hakkında detaylı bilgiler sunarak Osmanlı ülkesinde Batı dünyası hakkında fikirlerin oluşmasına katkıda bulunmuştur. Bu, Türk-Fransız ilişkilerinde kültürel bir değişim ve etkileşim dönemi başlatmıştır.
- Karşılıklı saygı ve anlayış: Mehmed Efendi’nin Paris’teki gözlemleri, Fransız toplumuna karşı saygı ve anlayış göstermiştir. Bu durum, iki toplum arasında daha iyi bir anlayış ve diyalog ortamının gelişmesine yardımcı olmuştur.
- Turquierie modası: Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin elçiliği sırasında, Fransa’da “Turquierie” adı verilen bir moda başlamıştır. Bu moda, Türk kültürüne duyulan ilgi ve merakı yansıtmakta olup, Fransız toplumunda Osmanlı ülkesine karşı daha olumlu bir yaklaşımın ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur.
- Türk ve Fransız modasının karşılıklı etkileşimi: Sefaretnâme sayesinde, Fransız modası Osmanlı ülkesine sızmaya başlamış ve Türkler de Fransız modasından etkilenmiştir. Bu karşılıklı etkileşim, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine katkı sağlamıştır.
- Diplomatik ilişkilerin güçlenmesi: Mehmed Efendi’nin elçiliği, Osmanlı İmparatorluğu ve Fransa arasındaki diplomatik ilişkilerin güçlenmesine yol açmıştır. Bu dönemde, iki ülke arasında yapılan anlaşmalar ve karşılıklı ziyaretler, ilişkilerin sıcak ve dostane bir şekilde ilerlemesine yardımcı olmuştur.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Sefaretnamesi, Türk-Fransız ilişkilerinin gelişimi konusunda önemli bir kaynak olarak kabul edilir ve bu konudaki bilgileri derinlemesine sunar.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in Türk Kültürüne Katkıları
Çelebi Mehmed Efendi, Fransa elçisi olarak görev yaparken, Batı dünyasının yaşam tarzı, kültürü ve teknolojisi hakkında bilgiler toplamış ve bunları Osmanlı ülkesine aktarmıştır. Bu sayede, Osmanlı toplumunda Batı dünyası hakkında bilgi ve farkındalık artmıştır.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed, Paris’te geçirdiği süre boyunca edindiği gözlemleri ve deneyimleri Sefaretnâme adlı eserinde toplamıştır. Bu eser, Osmanlı dönemi seyahatnameleri arasında önemli bir yere sahip olup, Türk edebiyatına katkıda bulunmuştur.
Mehmed Efendi, Türk-Fransız ilişkilerinin gelişmesine önemli katkılarda bulunarak, iki ülke arasında kültürel, ticari ve diplomatik ilişkilerin güçlenmesini sağlamıştır.
Sefir, Batı kültürü ve teknolojisinin Osmanlı İmparatorluğu’na tanıtılması ve benimsenmesi sürecinde önemli bir rol oynamıştır. Bu sayede, Osmanlı’nın modernleşme ve reform süreçlerine katkı sağlamıştır.
Mehmed Efendi’nin Paris’teki deneyimleri ve Sefaretnâme eseri, Osmanlı toplumunda Batı dünyasına karşı daha açık ve hoşgörülü bir zihniyetin benimsenmesine katkıda bulunmuştur.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in elçiliği sırasında, Osmanlı ve Fransız kültürleri arasında önemli bir etkileşim ve alışveriş gerçekleşmiştir. Bu durum, Türk kültürünün zenginleşmesine ve gelişmesine katkıda bulunmuştur. Bu ve benzeri katkılarıyla Türk kültürünün ve edebiyatının gelişimine önemli ölçüde katkı sağlamıştır.
Henüz Hiç Yorum Yapılmamış