Bağdatlı Ruhi, gerçek adıyla Osman, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşamış ve Bağdat’ta doğmuş bir şairdir. Babası, Kanuni Sultan Süleyman’ın ordularında görev yapan Rumelili bir sipahiydi. Ruhi de babasının izinden giderek bir süreliğine sipahi olarak görev yapmıştır. Fakat serazat bir ruha sahip olan şair, askeri görevlerden ayrılarak diyar diyar dolaşmış ve meşrebine uygun ortamlar aramıştır.

Ruhi’nin şiirleri, dolaştığı yerlerde karşılaştığı toplumsal sorunlar ve eleştiriler üzerine odaklanırken, tasavvuf düşünceleri de eserlerinde yer bulmuştur. Vahdet-i vücud anlayışını benimseyen Bağdatlı Ruhi, aşk ve insan ilişkilerine değinen lirik bir üslupla yazmıştır. Fuzuli, onun en büyük etkisi ve ilham kaynağı olmuştur; Fuzuli’nin oğlu Fazlı ile de dostluk kurmuştur. Hurufi şair Nesimi’ye de saygı ve bağlılık duyan Ruhi, sadelik ve samimiyetle yazdığı şiirlerinde, toplumun aksayan yönlerini ve insanların hırsını eleştirel bir dil kullanarak ortaya koymuştur.

Bağdatlı Ruhi’nin hayatı, bir derviş gönüllü şairin gözünden toplumu ve dönemin sorunlarını yansıtan bir mozaik gibidir. Şiirlerinde Arapça ve Farsça bilgisine rağmen sadelik ve içtenlik ön plandadır. Anadolu şehirleri ve İstanbul’da geçen zamanları, Osmanlı ülkesinde şairlere duyulan saygı ve ilgiyle değerlendirilebilir.

1602-1604 yılları arasında Şam kadısı olan Azmizade Mustafa Hâletî’nin himayesini kazanarak, kalenderane bir hayat süren Bağdatlı Ruhi, yaşamını 1605 yılında Şam’da noktalamıştır. Şairin ölümüne Buhurizade Mustafa Itri Efendi tarafından “Gitti Rûhî âdem iklîmine âh” mısraı ile tarih düşülmüştür.

Bağdatlı Ruhi’nin Divanı

Bağdatlı Ruhi’nin günümüze ulaşan eseri olan “Külliyyât-ı Eş‘âr-ı Rûhî-i Bağdâdî“, 1870’te İstanbul’da basılmıştır. Divan, şairin kaside, tarih ve gazelleri gibi çeşitli eserlerini içermektedir. Coşkun Ak’ın ilmî neşir çalışmaları sonucunda, Ruhi’nin eserlerinden 40 kaside, 6 mersiye, 1 terkibibend, 1 terciibend, 3 muaşşer, 2 müsemmen, 7 müseddes, 1 muhammes, 94 tarih, 2 murabba, 3 manzume, 1 muamma, 8 gazel tahmisi, 1115 gazel, 28 rubai, 26 kıta ve padişahı öven 9 beyitlik bir manzume tespit edilmiştir.

Bağdatlı Ruhi’nin ölümsüz eseri olarak kabul edilen terkibibend, şairin eleştirel ve alaycı yönünü gözler önüne sermektedir. Bu 17 bentlik eserde, Ruhi gerçek dervişlere karşılık riyakâr ve kalpleri paslı kişilerden, cömert geçinen ama cimri davrananlardan, mihnet ve meşakkat içinde yaşayan rindlerin durumundan, dünyanın fâniliğinden ve insanların paraya esir oluşundan bahsetmektedir.

Terkibibend, dünyada değer verilen boş şeylere lânet yağdıran Ruhi’nin, mürüvvetsiz kişilerden ihsan bekleyenlere, hırs ve tamah sahibi kişilere, şan ve şöhret düşkünlerine, âlim geçinen cahillere ve sahte mürşidlere çattığı bir eleştiri niteliğindedir. Bu anlamda, terkibibend şairin gözlem ve tecrübelerini aktarmak açısından önemli olduğu kadar, 16. yüzyıl Osmanlı toplumunun aksayan yönlerini göstermesi bakımından da değerli bir belge niteliğindedir.

Bağdatlı Ruhi’nin Divanı, tarihsel ve edebi değeriyle döneminin toplum yapısını ve yaşanan sosyal sorunları anlamak için önemli bir kaynak sunmaktadır. Osmanlı toplumunun önemli şairlerinden biri olan Ruhi, şiirlerinde sade ve içten bir üslup kullanarak, hem tasavvuf düşüncelerine yer vermiş hem de döneminin sosyal eleştirilerine cesurca değinmiştir. Bu yönüyle, eserleri günümüz okuyucusu tarafından okunmaya devam etmektedir.

Bağdatlı Rûhî, Osmanlı dönemi şairlerinden biridir ve eleştirel bir üslupla toplumun ve dönemin sorunlarını işleyen eserler yazmıştır. Onun en önemli ve ölümsüz eseri olarak kabul edilen Terkib-i Bend, terkibibend sahasında eşsiz bir yapıttır. Bu eserde, toplumun aksayan yönlerine ve zamanın değer yargılarına eleştirel bir bakış sunar.

Terkib-i Bend’de, Rûhî gerçek dervişlerle birlikte riyakâr ve kalpleri paslı kişileri ele almış, cömert görünen ancak bir dirhem alındığında kıyametler koparanlara göndermelerde bulunmuştur. Ayrıca dünyanın geçici ve boş olduğunu anlatarak, insanların paraya esir oluşunu ve mürüvvetsiz kişilere dikkat çekmiştir.

Bu eser, Rûhî’nin gözlemleri ve deneyimleri üzerinden XVI. yüzyıl Osmanlı toplumunun çeşitli yönlerini aktarması açısından önemli bir kaynaktır. Şairin divanı, Külliyyât-ı Eş‘âr-ı Rûhî-i Bağdâdî adıyla bilinir ve çeşitli nazım biçimlerinde eserler içerir.

Bağdatlı Rûhî’nin eserleri, dönemin sosyal ve kültürel yapısına dair değerli bilgiler sunarken, aynı zamanda onun eleştirel üslubu ve yalın anlatımı sayesinde edebiyat tarihi için de önemli bir yere sahiptir.

Bağdatlı Rûhî’nin Edebi Kişiliği

  • Asıl adı Osman olup, Ruhî mahlasını kullanmış ve Bağdat’ta doğup büyüdüğü için Bağdatlı Ruhî olarak anılmıştır.
  • Gazel türünde çok sayıda eser yazmış olup, divanında 1.115 gazel bulunur ve lirik bir söyleyiş tarzı ile rintçe bir eda sergiler.
  • Sosyal hayata ve olaylara duyarlı bir şairdir ve şiirlerinde söz ve mana oyunlarına fazla yer vermemiştir.
  • Şiirlerinde akıcılık ve sadelik ön plandadır; divanında konuşma diline yakın mısralar bulunur.
  • Dinî konuları işlemiş olmasına rağmen, Ruhî mutasavvıf bir şair olarak kabul edilmez.
  • “Eksilmede” redifli gazeli, Ruhî’nin meşhur eserlerinden biridir ve Fuzulî’nin Şikâyetname’sindeki aksaklıkları gazel formunda ele almıştır.
  • Terkib-bend eseri, Ruhî’nin gözlemci ve eleştirel bakışının en iyi örneklerindendir. Bu eserine yazılan nazirelerde önemli şairlerin katkısı bulunmaktadır.
  • Dilinin sadeliği ve akıcılığıyla dikkat çeker; tamlamalar ve yabancı kelimelerin sayısı çağdaşı şairlere göre azdır.
  • Söz ve mana sanatlarına fazla itibar etmeyen Ruhî, içinden geldiği gibi söyleme eğilimindedir.
  • Divanında en çok kullanılan nazım biçimi gazel olup, divanda iki manzum mektup da bulunmaktadır.

Bağdatlı Rûhî’nin “Eksilmede” redifli gazeli

Devrden peymne-i mihr ü vefâ eksilmede

Kalb-i ehl-i hâlden zevk u safâ eksilmede

 

Dem-be-dem yüz tutmada meclis perişân olmağa

Encümenden bâde-i behcet-fezâ eksilmede

 

Sâz ü söze kalmadı evvelki gibi meylimiz

Ya’ni dilden ârzû başdan hevâ eksilmede

 

Tab’ı kılmakda gubâr-âlûde cevr-i rûzgâr

Safvet-i âyîne-i âlem-nümâ eksilmede

 

Çeşm-i pür-nemde safâdan gayrısı urmakda mevc

Gönlümüzde derd ü gamdan mâ-adâ eksilmede

 

Geçmede vakt-ı şebâb ü gelmede eyyâm-ı şîb

Gitmeden dilden safâ gözden cilâ eksilmede

 

İyş ü nûşa şevkımiz gitdikçe noksân bulmada

Bezmimizden gün-begün ol meh-likaa eksilmede

 

Bâdedir gerçi devâ-yı derd ü gam ammâ ne sûd

Devrimizde ehl-i derd artub devâ eksilmede

 

Ey dirîngaa ekserî halkın cefâ üstündedir

Bu vefâsız dehrden ehl-i vefâ eksilmede

 

Olmada mihr ü muhabbetden müberrâ hass ü âm

Cem’olub ağyâr ü yâr-ı zî-vefâ eksilmede

 

Bir gönül eğlencesi yâr isteriz girmez ele

Gam hücum etmekde yâr-ı gam-zedâ eksilmede

 

Bağdatlı Ruhi’nin “Eksilmede” Redifli Gazelinin İncelemesi

Bağdatlı Ruhi’nin “Eksilmede” redifli gazelinde şair, zamanla birlikte yaşanan değişimlerin etkilerini ve bu değişimlerin insanlar üzerinde nasıl bir etki bıraktığını dile getirir. Gazelde, dünyanın geçiciliğine, zamanın akışına ve insanların değişen değerlerine vurgu yapar.

İlk beyitlerde, şair zamanın geçişine ve değişimlerine dikkat çeker. Sadakat ve sevginin zamanla eksildiğini belirtir. Aynı zamanda insanların zevk ve sefa arayışının değiştiğine ve kalp sahiplerinin (ahlaklı kişiler) bu durumdan etkilendiğine dikkat çeker.

Gazelde, meclislerin ve toplulukların da değişen değerlerden etkilendiğini anlatır. Önceden olduğu gibi müzik ve sözlerden zevk alamadıklarını belirtir.

Şair, dünyanın geçiciliğine ve zamanın akışına işaret ederken, gençlik dönemlerinin geçip yaşlılık dönemlerinin gelmesine rağmen, insanların yaşama sevincinden ve neşesinden ödün vermemeleri gerektiğini ifade eder.

Bağdatlı Ruhi, gazelde, acı ve kederin bir ilacı olmasına rağmen, bu ilacın sürekli arttığını ve insanların acı çekmeye devam ettiğini belirtir. Bu durum, insanların zamanla daha fazla acıya dayanıklı hale geldiğine işaret eder.

Gazelde, şair zamanın geçmesiyle birlikte sadakatsizliğin arttığını, sadakat ve sevgi bağlarının zayıfladığını ifade eder. Bu durum, toplumun ve insan ilişkilerinin zamanla daha yüzeysel hale geldiğini gösterir.

Son beyitlerde, şair, bir gönül eğlencesi aradığını ve bu eğlencenin gerçekleşmediğini belirtir. Bu durum, hayatın giderek daha fazla sorun ve sıkıntıyla dolu olduğuna işaret eder.

Bağdatlı Ruhi’nin “Eksilmede” redifli gazelinde, şair dünyanın geçiciliğine ve zamanın akışına dikkat çekerken, insanların değişen değerlerinden ve yaşamlarından bahseder. Gazel, zamanla birlikte insanların yaşadığı değişimleri ve bu değişimlerin etkilerini gözler önüne serer.

Bağdatlı Ruhi’nin Eserlerinde Eleştiri

Bağdatlı Ruhi, eserlerinde toplumsal eleştiriye yer verir ve döneminin sosyal sorunlarına, ahlaki çöküntüye ve insan ilişkilerindeki değişime dikkat çeker. İşte toplumsal eleştiriyi içeren bazı örnek beyitler:

Terkibibend’den örnekler:

“İbadetden nasîbimiz yok cûş u hârâbât ile hoş

Zâhidânı dîde-i gam nevf-i nârâyândâ gördük”

(Biz ibadetten nasibimizi alamazken, şarap ve harabatla eğleniyoruz; göz yaşlarıyla yanıp kavrulan zahitleri de görüyoruz.)

 

“Hâne-i âsûde-i dil-i pîr-i pâk-i zühd-kârân

Dergâh-ı sûfiyân-ı âteş-dîdâ kıldık hârâb”

(Dilin huzur bulduğu zühd ve takva sahibi yaşlıların evini, ateş gözlü sufilerin dergâhını harap ettik.)

 

“Felekde şâh ü şeyh ü hâcîsîn u ferîdûn-u zaman

Lânet olsun bir dünyâda şân u şerefle olan”

(Felek, şah, şeyh ve hacılar zamanın Feridun’u (mutlu ve zengin) olmuş. Lanet olsun bu dünyada şan ve şerefle yaşayanlara.)

 

“Âşûfet-i pîr-i fâniyâne kıldı bî-mâne

Şol dîdeler ki cûş u şevk u şâh u şeyh u hâcî”

(Dünyanın geçici hevesleri, değersizleştirdi o yaşlıları ki, neşe, şevk, şah, şeyh ve hacıydılar.)

 

Eksilmede redifli gazel’den örnekler:

“Dem-be-dem yüz tutmada meclis perişân olmağa

Encümenden bâde-i behcet-fezâ eksilmede”

(Gün geçtikçe meclisler perişan hale gelirken, topluluktan neşe ve ferahlık veren içki eksilmiyor.)

 

“Gönlümüzde derd ü gamdan mâ-adâ eksilmede

Geçmede vakt-ı şebâb ü gelmede eyyâm-ı şîb”

(Gönlümüzde dert ve kederden başka bir şey eksilmiyor, gençlik zamanı geçip yaşlılık dönemi gelirken.)

 

Gazel’den örnekler:

“Zühd ü takvâ-yı müştâkâne derd ü gam ile pîr ol

Bî-mâne-i dünyâda hâzı pây-ı gam-dîdâ”

(Dert ve kederle arzuladığı zühd ve takvayı yaşa ve dünyanın değersizliğinde gamla dolu yaşlan.)

 

“Yâr ile gezmek nîşâne-i câna mâdûd ola

Dil-i bîdâde düşer kâr-ı âşûb ü sây u bâd”

(Yâr ile dolaşmak, cana yönelik bir işaret olsun ve merhametsiz kalp, fırtına, rüzgâr ve bela işlerine düşsün.)

 

Bağdatlı Ruhi ile Ziya Paşa

Bağdatlı Ruhi Divan şiirinin, Ziya Paşa ise 19. yüzyıl Osmanlı edebiyatının önemli şairlerdir. İkisi arasındaki ilişki, özellikle Bağdatlı Ruhi’nin terkibibendine yazılan nazirelerle ilgilidir. Ziya Paşa, Bağdatlı Ruhi’nin terkibibendine nazire yazmış ve bu nazire, nazirecilik geleneğinin en başarılı örneklerinden biri olarak kabul edilir.

Bağdatlı Ruhi, dönemindeki toplumsal meselelere ve ahlaki sorunlara dikkat çeken bir şairdir. Terkibibendinde, dünyanın geçiciliğini ve insanların dünyevi zaaflarını eleştirir. Öte yandan, Ziya Paşa, Tanzimat döneminin önemli şairlerinden biridir ve eserlerinde toplumsal, siyasi ve kültürel konuları işler. Şiirlerinde, klasik Osmanlı şiirinin yanı sıra Batı etkisinde yenilikçi bir dil ve üslup kullanır.

Bağdatlı Ruhi’nin terkibibendine yazdığı nazirede, Ziya Paşa, Ruhi’nin eleştirel bakış açısını ve toplumsal meselelere olan duyarlılığını takdir eder. Aynı zamanda, kendi görüşlerini ve düşüncelerini de yansıtan bir şekilde, Ruhi’nin ele aldığı konulara değinir.

İki şair arasındaki bu ilişki, dönemlerinin edebiyatında nazire geleneğinin önemli bir yansımasıdır ve bu sayede, şairler birbirlerinin eserlerine atıfta bulunarak, eleştirel ve estetik değerlere dikkat çekerler. Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa, Osmanlı edebiyatında önemli şairler olarak kalmış ve eserleriyle edebiyat tarihinde iz bırakmışlardır.

Bağdatlı Ruhi Terkib-i Bent

Bağdatlı Ruhi’nin Terkibibend, şairin en ünlü ve değerli eserlerinden biridir. Terkib-i Bent, divan edebiyatında kullanılan bir nazım biçimidir ve her bent (bölüm) 5 ile 15 beyit arasında değişebilir. Her beyit, aynı dize üzerine kafiye ile bağlanır ve her bentin son beyitinde ise aynı redif ve kafiye düzeni tekrarlanır.

Bağdatlı Ruhi’nin Terkib-Bend’inde, 17 bent bulunmaktadır ve her bent 8 beyitten oluşmaktadır. Şair, bu eserde toplumsal ve ahlaki konulara değinir, dünyanın geçiciliği, insanların dünyevi zaafları ve ikiyüzlülük üzerine eleştirilerde bulunur. Şiirde, gerçek dervişlere karşı riyakâr, kalpleri paslı ve imanı zayıf kişiler eleştirilir. Ayrıca cömert görünen ancak elinden bir dirhem alındığında kıyamet koparanlar, dünyada değer verilen boş şeylere laf atanlar ve sahte mürşidlere göndermeler yapar.

Bağdatlı Ruhi’nin Terkib-i Bent’i, onun gözlem ve tecrübelerini aktarması bakımından önemlidir. Aynı zamanda 16. yüzyıl Osmanlı toplumunun aksayan yönlerini göstermesi açısından değerli bir belge niteliği taşır. Eser, şairin eleştirel ve alaycı yönünü gözler önüne sererken, dönemin toplumsal ve ahlaki konularına ışık tutar.

Terkib-i Bent, Bağdatlı Ruhi’nin şöhretinin zirvesine ulaştığı eseri olarak kabul edilir ve dönemin önemli şairleri tarafından büyük takdir toplamıştır. Cevrî, Samî, Fehim, Vehbî, Kabulî, Leyla Hanım ve Şeyh Galip gibi şairlerin de nazireler yazdığı bu eser, divan edebiyatının önemli bir örneği olarak görülür.