Latifi, 15. yüzyılın sonlarında Kastamonu’da doğan ve 16. yüzyılda yaşayan Osmanlı şair ve yazarıdır. Asıl adı Abdüllatif olan Latîfî, Fâtih Sultan Mehmed devrinde yaşayan şair ve alim Akşemseddin’in oğlu Hamdi Çelebi’nin soyundan gelmektedir. Eğitimine Kastamonu’da başlayan şair, genç yaşlarda İstanbul’a gelerek iş bulma amacıyla burada yaşamıştır.

Latîfî, İstanbul’da on beş yıl kadar kaldıktan sonra defterdar İskender Çelebi’ye sunduğu mensur bir bahâriyye dolayısıyla Belgrad İmareti’nin kâtipliğine atanmıştır. 16. yüzyılın ortalarında Kanûnî Sultan Süleyman döneminde yaşayan Latîfî, Ebû Eyyûb-i Ensârî Vakfı kâtipliği ve Kanûnî Sultan Süleyman’ın Rodos İmareti’nin kâtipliği görevlerinde de bulunmuştur. Mısır ve Yemen gibi bölgelerde de kâtiplik yapmış olan Latîfî’nin hayatının son dönemleri hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır.

Şiir ve edebiyatla ilgili eserleri döneminin hükümdarı ve devlet adamları tarafından ilgi görmese de, Latîfî’nin eserleri halk arasında yayılmış ve beğenilmiştir. Özellikle gençliğinde yazdığı 500 kadar gazel ve otuz üç kaside ile bir divan tertip eden Latîfî, zamanla inşâ tarzına yönelmiş ve yeni bir edebiyat anlayışı ortaya koymuştur. Latîfî, büyük şairlerle değil münşîlerle kendini kıyaslamış ve bu alanda değerlendirmeye tabi tutulmuştur.

Latîfî, 16. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan şair ve yazar olarak öne çıkmaktadır. İstanbul, Belgrad, Rodos, Mısır ve Yemen gibi farklı yerlerde yaşamış ve kâtiplik görevlerinde bulunmuştur. Eserleri dönemin hükümdarı ve devlet adamları tarafından fazla ilgi görmese de, halk arasında beğenilmiştir. Latîfî, Osmanlı edebiyatında önemli bir yere sahip olan bir şair ve yazar olarak anılmaktadır.

Latîfî (Tezkiretü’ş-şuarâ ) Tezkiresinin Özellikleri

  • Latîfî Tezkiresi, Osmanlı edebiyatında önemli bir yere sahip olan ve Anadolu sahasında yazılan ikinci tezkire olarak kabul edilen Tezkiretü’ş-şuarâ’nın özelliklerini şu şekilde maddeler halinde sıralayabiliriz:
  • Tezkiretü’ş-şuarâ, bir mukaddime, üç fasıl ve bir hâtimeden oluşmaktadır.
  • Eserde, şairlerin biyografileri ve eserlerinden örnekler, alfabetik olarak düzenlenmiştir. Bu özellik, tezkirenin okunabilirliğini ve kullanılabilirliğini artırmaktadır.
  • Latîfî, eserinde şairlerin ve eserlerinin değerlendirmesini yaparken, edebi tenkitlerde bulunur ve objektif bir yaklaşım sergiler.
  • Tezkiretü’ş-şuarâ, çeşitli kütüphanelerde yaklaşık 100 nüsha ile temsil edilmekte olup bu durum, eserin döneminde ve sonrasında gördüğü ilgiyi göstermektedir.
  • Eser, tarih boyunca farklı yayımlanma ve çeviri çalışmalarına konu olmuştur. İlk basımı İkdamcı Ahmed Cevdet tarafından yapılmış, daha sonra Mustafa İsen tarafından sadeleştirilerek ve Rıdvan Canım tarafından tenkitli metni hazırlanmıştır. Ayrıca, Oskar Rescher tarafından Ahmed Cevdet neşri esas alınarak Almanca’ya çevrilmiştir.
  • Tezkiretü’ş-şuarâ, içerdiği bilgilerle döneminin dinî, siyasî ve içtimaî tarihine ışık tutan önemli bir kaynak olarak kabul edilmektedir.
  • Latîfî’nin Tezkiretü’ş-şuarâ’sı, Osmanlı edebiyatının değerli bir kaynağı olup, yapı, düzen ve içerik açısından önemli özelliklere sahip bir tezkiredir.

Latifi Tezkiresinin Konusu ve İçeriği

  • Latîfî’nin Tezkiretü’ş-şuarâ’sı, 16. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşamış şairlerin biyografilerini ve eserlerinden örneklerini içeren önemli bir edebiyat eseridir. Eser, Osmanlı edebiyatı ve kültür tarihi açısından değerli bir kaynak olarak kabul edilir. İçeriği ve konusunu şu şekilde özetleyebiliriz:
  • Bu eserde, dönemin şairlerinin hayatlarına dair önemli bilgiler sunar. Şairlerin doğum ve ölüm tarihleri, yaşadıkları yerler, eğitimleri, meslekleri ve edebî kişilikleri hakkında ayrıntılı bilgiler içerir.
  • Eserde, şairlerin eserlerinden örnekler sunulmaktadır. Bu örnekler, gazel, kaside, rubai ve diğer nazım şekillerinde olabilir. Şiir örnekleri, şairlerin edebî üsluplarını ve dönemin edebiyat anlayışını yansıtmaktadır.
  • Latîfî, şairlerin eserlerini değerlendirirken, edebî eleştiri ve değerlendirmelerde bulunur. Bu eleştiriler, şairlerin dil ve üslup becerileri, şiirlerinin içeriği ve konuları hakkında bilgi verir.
  • Tezkiretü’ş-şuarâ, dönemin dinî, siyasî ve içtimaî tarihine dair önemli bilgiler sunar. Bu bilgiler, şairlerin yaşadıkları dönemin sosyal ve kültürel yapısını anlamaya katkı sağlar.
  • Latîfî, Tezkiretü’ş-şuarâ’sında şairlerin biyografilerini ve eserlerinden örnekleri alfabetik bir sırayla sunar. Bu düzen, eserin okunabilirliğini ve kullanılabilirliğini artırır.
  • Latîfî’nin Tezkiretü’ş-şuarâ’sı, 16. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşamış şairlerin biyografilerini ve eserlerinden örnekleri sunan, edebiyat tarihi ve kültür tarihi açısından değerli bir kaynak olan bir eserdir.

Latîfî’nin Tezkiretü’ş-şuarâ’sında Geçen Bazı Sanatçılar

Necati Bey: 15. yüzyılın önemli Osmanlı şairlerinden biri olan Necati Bey, Tezkiretü’ş-şuarâ’da anlatılan şairler arasındadır. Latîfî, Necati Bey’in hayatı ve şiirlerine dair bilgiler sunar. Şairin yoksul bir ailenin çocuğu olduğunu, zeki bir kişi olduğunu ve İstanbul’a gelerek sarayda hizmet ettiğini anlatır. Necati Bey’in şiirlerinde özellikle güzellik ve aşk temalarını işlediğini ve üslubunun güzellikleri anlatmakta başarılı olduğunu belirtir.

Fuzuli: Azerbaycan kökenli ve 16. yüzyılın en büyük şairlerinden olan Fuzuli, Latîfî’nin tezkiresinde de yer alır. Latîfî, Fuzuli’nin hayatı ve eserlerine dair bilgiler sunar. Fuzuli’nin Divan ve Leyla ile Mecnun adlı mesnevisi gibi eserlerinde Farsça, Türkçe ve Arapça dillerini kullanarak üç dilde de başarılı eserler verdiğini anlatır. Ayrıca, Fuzuli’nin şiirlerinde aşk, hüzün ve mistisizm temalarının ön plana çıktığını ifade eder.

Bâkî: 16. yüzyılın önemli şairlerinden Bâkî, Latîfî’nin tezkiresinde de yer almaktadır. Latîfî, Bâkî’nin İstanbul’da doğduğunu, tahsilini tamamladıktan sonra sarayda hizmet ettiğini ve Kanuni Sultan Süleyman’ın övgüsünü kazandığını anlatır. Bâkî’nin şiirlerinde özellikle kaside türünde başarılı olduğunu ve dilin güzelliklerini kullanarak övgü ve methiyeler yazdığını belirtir.

Latifî’nin Eserleri

  • İstanbul’un Sırları: Evsâf-ı İstanbul, Latîfî, 1524’te yazdığı orijinal metne 1574’te eklediği mukaddime ile birlikte, İstanbul’un özelliklerini ve halkının sosyal hayatını detaylı bir şekilde anlatmaktadır. Eser, şehrin tarihi ve kültürel güzellikleriyle birlikte, günlük yaşamın renklerini de yansıtmaktadır.
  • Dört Mevsim: Fusûl-i Erbaa, dört mevsimin özelliklerini anlatan ve şiirlerin de yer aldığı bir eserdir. Her mevsimle ilgili ayrı bir risâle kaleme alan Latîfî, mevsimlerin güzelliklerini ve insanların bu dönemlerde yaşadıklarını coşkulu bir dille anlatmaktadır.
  • Ali’nin Hikmetleri: Nazmü’l-cevâhir, Hz. Ali’nin hikmetli sözlerini Türkçeye tercüme ederek onların önemini ve derinliğini vurgulayan bir eserdir. Eserde, Hz. Ali’nin öğütlerine ve düşüncelerine yer verilerek, insanlara yol gösterici niteliktedir.
  • Aşkın Hadisleri: Sübhatü’l-uşşâk, 100 hadis tercümesi içeren bir eser olup, başta tevhid, na‘t ve evsâf-ı pâdişâh konularını işleyen mesnevi tarzında bölümler ve hadis tercümeleri kıtalar halinde sunulmaktadır. Eser, İslam düşüncesi ve ahlakı üzerine derin düşünceler sunar.
  • İbrâhim Paşa’nın Portresi: Enîsü’l-fusahâ, vezîriâzam Makbul İbrâhim Paşa hakkında nazım-nesir karışık olarak kaleme alınan bir eserdir. Latîfî, Kanûnî’nin vezirini tarafsız bir gözle değerlendirmekte ve onun faziletleri ile zaaflarını da ele almaktadır.
  • İbrâhim Paşa’nın Övgüsü: Evsâf-ı İbrâhim Paşa, İbrâhim Paşa’nın katli üzerine yazılan bir mensur risâlede paşanın meziyetleri sıralanmaktadır. Eser, Latîfî’nin İki Risâlesi: Enîsü’l-fusahâ ve Evsâf-ı İbrahim Paşa adıyla Ahmet Sevgi tarafından yayımlanmıştır (Konya 1986).
  • Kur’ân-ı Kerîm’in Sürelerinin İsimleri: Esmâ’ü süveri’l-Kur’ân, Kur’ân-ı Kerîm‘in sûrelerinin isimlerini yirmi dokuz beyitte toplayan bir eserdir.

Latifi Tezkiresinde Osmanlı Dönemin Dinî, Siyasî ve İçtimaî Tarihi

Latifi Tezkiresi, Osmanlı döneminin dinî, siyasî ve içtimaî tarihine dair önemli bilgiler içeren bir eserdir. 16. yüzyılın ortalarında yaşayan şair ve tarihçi Latîfî, bu eserde dönemin önde gelen şairlerinin hayatlarına ve eserlerine yer verirken, aynı zamanda dönemin sosyal, siyasi ve dini atmosferini de yansıtmaktadır.

Osmanlı döneminde dinî yaşam, İslam’ın temel değerlerine dayanarak şekillenmekteydi. Osmanlı toplumunda İslam, hayatın her alanında etkili olup, siyasetten eğitime, hukuktan sosyal yaşama kadar her alanda belirleyici bir faktördü. Latifi Tezkiresi, bu yönüyle dönemin dinî yaşamına dair önemli ipuçları sunar.

Siyasî tarih açısından Latifi Tezkiresi, Kanuni Sultan Süleyman dönemi ve sonrasındaki önemli gelişmelere değinir. Dönemin ünlü veziri İbrahim Paşa, bu eserde önemli bir yer tutar. İbrahim Paşa’nın hayatı, dönemin siyasi yaşamına ve saray entrikalarına dair önemli bilgiler içerir.

Toplumun sosyal ve içtimaî yapısıyla ilgili olarak ise Latifi Tezkiresi, dönemin günlük yaşamına, insanların davranışlarına ve değer yargılarına dair önemli bilgiler sunar. Özellikle şairlerin hayatlarından anlatılan kesitler, dönemin sosyal ve kültürel yaşantısına dair zengin bilgiler içerir.

Latifi Tezkiresi, Osmanlı dönemi Türk edebiyatının önemli bir kaynağı olmasının yanı sıra, dönemin dinî, siyasî ve içtimaî tarihine dair de zengin bilgiler sunarak, araştırmacılara ve tarih meraklılarına önemli bir başvuru kaynağı olmaktadır.

Latifi Tezkiresinde Geçen Bazı Saray Entrikaları

  • İbrahim Paşa: Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı İbrahim Paşa, Latifi Tezkiresi’nde önemli bir yer tutar. İbrahim Paşa’nın yükselişi, düşüşü ve ölümü dönemin saray entrikalarının bir yansımasıdır. Özellikle Kanuni’nin eşi Hürrem Sultan’la İbrahim Paşa arasındaki güç mücadelesi ve Paşa’nın sonunda öldürülmesi, dönemin saray entrikalarının önemli bir örneğidir.
  • Baki: Dönemin ünlü şairlerinden Baki, Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim dönemlerinde sarayda önemli mevkilere sahip olmuştur. Baki’nin saraydaki yükselişi ve düşüşü, dönemin saray entrikalarının bir yansımasıdır.
  • Hayali: Osmanlı şairi Hayali, Kanuni Sultan Süleyman döneminde sarayda itibar görmüştür. Ancak, bazı entrikalar nedeniyle saraydan ayrılmak zorunda kalmış ve sürgüne gönderilmiştir.
  • Fuzuli: yüzyılın büyük şairlerinden Fuzuli, hem Türkçe hem de Farsça şiirler yazmıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde İstanbul’a davet edilmiş, ancak saraydaki entrikalar nedeniyle memleketi Bağdat’a geri dönmüştür. Fuzuli’nin yaşadığı bu olaylar, dönemin saray entrikalarının şairlerin hayatları üzerindeki etkisini gösterir.
  • İskender Çelebi: Kanuni Sultan Süleyman döneminde sarayın önemli şairlerinden olan İskender Çelebi, sarayda birçok entrikanın hedefi olmuştur. Özellikle defterdarlık görevinden azledilmesi, dönemin saray entrikalarının bir yansımasıdır.
  • Şeyhülislam Yahya: yüzyılın önemli şeyhülislamlarından olan Yahya Efendi, dönemin saray entrikaları ve siyasi güç mücadeleleriyle yakından ilişkilidir. Şeyhülislam Yahya, vezirlerle yaşadığı mücadeleler ve Hürrem Sultan ile arasındaki çekişmelerle bilinir.
  • Divan şairleri ve saray hayatı: Latifi Tezkiresi’nde bahsedilen pek çok şair, saray hayatının bir parçasıydı ve saray entrikalarından etkilenmiştir. Şairler, saraydaki mevki ve itibarlarını korumak için sürekli olarak güç dengeleriyle uğraşmak zorunda kaldılar. Bu nedenle, pek çok şairin hayatında saray entrikaları ve güç mücadeleleri önemli bir yer tutar.

Latifi Divanı ve Özellikleri

Latifi Divanı, 16. yüzyıl Osmanlı şairi ve tezkire yazarı olan Latifi’nin şiirlerinin toplandığı bir eserdir. Latifi, esas olarak Tezkiretü’ş-Şuara adlı tezkire kitabıyla tanınsa da, kendi şiirlerini de bir divan şeklinde toplamıştır. Ancak, günümüze ulaşan nüshalarına göre, Latifi’nin divanı tam bir eser olarak değil, çeşitli mecmualarda ve yazmalarda yer alan şiirler şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Latifi Divanı’nın özellikleri:

  • Latifi, şiirlerinde sade ve yalın bir dil kullanmıştır. Şiirlerinde Farsça ve Arapça kelime ve tamlamalara yer vermesine rağmen, genel olarak Türkçenin anlaşılır ve sade bir şekilde kullanılmasına özen göstermiştir. Üslup açısından ise, hem nazım hem nesirle yazılmış eserlerde başarılı olduğu söylenebilir.
  • Latifi Divanı’nda gazel, kaside, rubai ve muamma gibi çeşitli türlerde şiirler yer alır. Latifi’nin özellikle gazel türündeki başarısı, onun dönemin önde gelen şairlerinden biri olarak kabul edilmesine katkıda bulunmuştur.
  • Latifi, şiirlerinde aşk, özlem, doğa, ölüm, ahiret ve sosyal hayata dair konuları işlemiştir. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi, dini ve sosyal yaşamına dair gözlemleri ve değerlendirmeler de yapılmıştır.
  • Latifi, şiirlerinde özgün imgeler ve benzetmeler kullanarak, okuyucunun ilgisini çekmeyi başarmıştır. Şiirlerinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun zengin kültür ve tarihinden beslenen imgeler ve benzetmeler bulunabilir.
  • Latifi Divanı, Osmanlı şairi ve tezkire yazarı Latifi’nin şiirlerinin toplandığı bir eser olup, dil, üslup, tür ve temalar açısından döneminin özelliklerini yansıtır.