İslamiyet’ten Önceki Türk Edebiyatı

İslamiyet öncesi dönemde Türkler, sözlü edebiyat geleneğine sahipti. Bu dönemde yazılı edebiyat bulunmamaktaydı ve edebiyat ürünleri sözlü olarak nesilden nesile aktarılmaktaydı.

Bu döneme ait edebiyat eserleri arasında destanlar, koşuklar, hikâyeler, masallar, bilgelik sözleri (SAV) ve tekerlemeler yer almaktadır. Bu edebiyat eserleri, Türklerin sosyal ve kültürel yaşamına ışık tutar.

Özellikle destanlar, İslamiyet öncesi Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Göçebe hayatın etkilerini yansıtan destanlar, Türk kültürünün önemli bir parçasıdır. Destanlar, genellikle savaşlar, göçler, ailelerin kaderleri ve kahramanların destansı öyküleri konu alır. Destanların sözlü bir gelenek olduğu için zamanla farklı varyasyonlara uğramıştır.

Koşuklar ise genellikle aşk, doğa, özlem ve güzellik konularını işler. Bu şiirlerde güçlü bir ritim ve müzikalite vardır. Koşuklar, halk arasında türkü şeklinde de söylenirdi.

Hikâyeler, masallar ve bilgelik sözleri de Türk edebiyatının bir parçasıdır. Hikâyelerde genellikle ahlaki konular ele alınırken masallar doğaüstü varlıkların ve olayların yer aldığı fantastik öykülerdir. Bilgelik sözleri ise, yaşamın anlamı ve insana dair öğütler içeren kısa sözlerdir.

Tekerlemeler ise, eğlenceli ve ritmik kısa sözlerdir. Bu sözler, genellikle çocuklar arasında oynanan oyunlarda kullanılır.

İslamiyet öncesi Türk edebiyatı, Türklerin kültürel ve tarihsel geçmişine ışık tutan önemli bir kaynaktır.

Sözlü Edebiyat

Sözlü edebiyat, yazılı kaynaklardan önce insanlar arasında sözlü olarak aktarılan, hikaye, şiir, destan, masal gibi edebi eserleri ifade eder. Sözlü edebiyat, toplumların tarihi, kültürel, sosyal ve dini değerlerini yansıtması nedeniyle önemli bir kültür mirasıdır.

Sözlü edebiyat eserleri, toplumların gelenek ve göreneklerine uygun bir şekilde toplumda sözlü olarak anlatılır. Bu anlatım tarzı, sözcüklerin vurgu, tonlama, ritim gibi kullanımını da içerir. Böylece sözlü edebiyat, söyleyen ve dinleyen arasında bireysel bir etkileşim oluşturur.

Sözlü edebiyatın en önemli özelliklerinden biri, zamanla şekil değiştirebilmesidir. Sözlü olarak aktarılan bir hikâye, zamanla farklı yorumlar ve anlatımlarla farklılaşabilir. Bu nedenle, sözlü edebiyatın en eski örneklerinin bile, zamanla değişime uğradığı ve farklı varyasyonlarının ortaya çıktığı görülmektedir.

Sözlü edebiyat, özellikle geleneksel toplumlarda, toplumun kültürünü, tarihini, dilini ve yaşam biçimini yansıtan önemli bir kültür mirasıdır. Bugün bile, sözlü edebiyat eserleri, bazı toplumlarda, özellikle kırsal alanlarda, hala yaşatılmaktadır.

Sözlü Edebiyatın Özellikleri

  • Yazılı kaynaklardan önce ortaya çıkmıştır.
  • Toplumların kültürel, tarihsel, dini ve sosyal değerlerini yansıtır.
  • Söyleyen ve dinleyen arasında bireysel bir etkileşim oluşturur.
  • Anlatım tarzı, sözcüklerin vurgu, tonlama ve ritim kullanımını içerir.
  • Zamanla şekil değiştirebilir ve farklı varyasyonlar ortaya çıkabilir.
  • Genellikle ağızdan ağıza aktarılır.
  • Sözlü edebiyat eserleri, genellikle şiir, hikâye, masal, destan, tekerleme gibi edebi türleri içerir.
  • Toplumların gelenek ve göreneklerine uygun bir şekilde anlatılır.
  • Özellikle geleneksel toplumlarda, toplumun kültürünü, tarihini, dilini ve yaşam biçimini yansıtır.
  • Sözlü edebiyatın anlatımında, söyleyenin kişisel yorumu ve duygusal yüklemesi belirgindir.
  • Koşuk, sav, sagu, destan gibi nazım biçimleri bulunmaktadır.

Sözlü Edebiyat Dönemi Ürünleri

  • Koşuk
  • Sagu
  • Sav
  • Destan

Yazılı Türk Edebiyatı

Yazılı Türk edebiyatı, genellikle İslamiyet’in kabulünden sonra başlar ve Orta Asya Türk kültüründen etkilenerek gelişir. Bu döneme “İlk Türk Edebiyatı” denir ve bu dönemde yazılan eserlerin büyük bir kısmı şiir şeklindedir. İlk Türk Edebiyatı’nın en önemli temsilcisi olarak, Kutadgu Bilig adlı eseriyle Yusuf Has Hacib gösterilir.

Yazılı Türk Edebiyatı, Türk dilinde yazılmış edebi eserleri kapsayan geniş bir alandır. Türk edebiyatının kökleri, Orta Asya’da Türk boylarının destanlarına kadar uzanır ve daha sonra İslam’ın etkisiyle şekillenir.

Türk edebiyatı, genellikle şu dönemlere ayrılır:

  1. İslamiyet Öncesi Edebiyatı: Göktürk yazıtları gibi eserler bu döneme aittir.
  2. İslamiyet Öncesi Türk Halk Edebiyatı: Bu dönemde Türk halkının yaratmış olduğu destanlar, masallar, bilmeceler, tekerlemeler, maniler gibi sözlü edebiyat ürünleri yer alır.
  3. İslamiyet Sonrası Klasik Türk Edebiyatı: Bu dönemde Türk edebiyatı, İslamiyet’in etkisiyle şekillenir. Dini içerikli şiirler, mesnevi tarzındaki eserler, divan edebiyatı gibi türler bu döneme aittir.
  4. Tanzimat ve Servetifünun Dönemi: Bu dönemde, Batı’dan etkilenen birçok yazarın eserleri yayınlanmaya başlar. Roman, hikâye, tiyatro gibi türler önem kazanır.
  5. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı: Türkiye’de cumhuriyetin ilanından sonra edebiyat alanında da birçok değişim yaşanır. Bu dönemde, sosyal ve siyasi içerikli eserler, köy ve kent yaşamını konu alan romanlar, şiirler ve tiyatro oyunları yazılır.

Türk edebiyatında pek çok önemli yazar ve şair vardır. Bunlar arasında; Yunus Emre, Ahmed Yesevi, Hoca Dehhani, Fuzuli, Baki, Nef’i, Şeyh Galip, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Halit Ziya Uşaklıgil, Tevfik Fikret, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Nazım Hikmet ve Orhan Pamuk gibi isimler yer alır.

Yazılı Türk Edebiyatının Özellikleri

  • Türk edebiyatı, İslamiyet’in etkisiyle şekillenmiştir.
  • Divan edebiyatı ve halk edebiyatı gibi farklı tarzları içerir.
  • Dini içerikli şiirler, manzumeler, masallar, hikâyeler, romanlar, tiyatro oyunları ve denemeler gibi birçok farklı türde eser üretilmiştir.
  • Dil, Türkçenin farklı dönemlerinde kullanılan çeşitli lehçeleri yansıtır. Osmanlıca, Batı dillerinden aldığı kelimelerle zenginleşmiştir.
  • Müzik, Türk edebiyatında önemli bir yer tutar. Şiirler genellikle beste halinde de icra edilir.
  • Sosyal, siyasi ve kültürel değişimler, Türk edebiyatını etkilemiştir. Örneğin Tanzimat dönemi, Batı etkisiyle birlikte edebiyatın modernleşmesine neden olmuştur.
  • Türk edebiyatında kullanılan teknikler arasında, tezatlar, benzetmeler, teşbihler ve methiyeler gibi unsurlar yer alır.
  • Edebiyat eserleri, Türk kültür ve tarihiyle sıkı bir bağlantı içindedir. Edebiyat eserleri, Türk tarihindeki önemli olayları ve kişileri yansıtır.
  • Tasavvuf, Türk edebiyatında önemli bir yer tutar. Şairler, tasavvufi düşünceleri şiirlerinde işlerler ve okuyuculara manevi mesajlar verirler.
  • Edebiyat eserleri, toplumun duygu, düşünce ve hayallerini yansıtır. Bu nedenle Türk edebiyatı, toplumsal bir işlevi de yerine getirir.
  • Yaratıcılık, Türk edebiyatında önemli bir unsurdur. Edebiyat eserleri, yazarların hayal güçlerinin ürünüdür ve okuyuculara yeni dünyalar açar.

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Nazım Biçimleri

Koşuk: Türk edebiyatında en eski nazım biçimlerinden biridir. Koşuklar, hece ölçüsüne göre yazılır ve genellikle mani, türkü ve destan gibi eserlerin arasında yer alır. Koşuklar, dini, ahlaki ve toplumsal konuları işleyen şiirlerdir. Koşuklar, şairin ruh halini yansıtır ve okuyucuya duygusal bir bağ kurar. Ayrıca koşuklar, sözlü kültürün önemli bir parçasıdır ve Türk halk müziğinde önemli bir yere sahiptir.

Sagu: Sagu, Türk edebiyatında epik bir nazım biçimidir. Genellikle kahramanlık destanlarıyla ilişkilendirilir ve savaş sahnelerini anlatır. Sagu, koşuklara göre daha kısa ve ritmik bir yapıya sahiptir. Sagu, hece ölçüsüne göre yazılır ve şiirlerde sıklıkla tekrarlamalar kullanılır. Sagu, tarihî olayları, savaşları, toplumsal yaşantıyı ve kahramanlık değerlerini işleyen ağıt örnekleridir. Türk edebiyatındaki ilk ağıt örneği de Alp Er Tunga sagusudur.

Sav: İslamiyet Öncesi Türk edebiyatının en kısa birimidir. Atasözü anlamına gelir. Türklerin yaşanmışlıklarından ortaya çıkan bu özlü sözler Türk kültürünü yansıtması açısından son derece önemlidir. “sav” kelimesi nazım biçimi olarak da kullanılmıştır. Özellikle Oğuz Kağan Destanı’nın ilk bölümünde yer alan “sav” örnekleri, tarihi bir olayı ya da efsaneyi anlatan manzum bir şekilde yazılmıştır. Bu sebeple, “sav” kelimesi her ne kadar atasözü anlamına gelse de, edebiyat tarihinde nazım biçimi olarak da kullanılmıştır.

Ancak, “sav” kelimesi Türk edebiyatında yaygın bir nazım biçimi olarak kabul edilmemiştir ve bu sebeple, “sav” terimi edebiyat tarihinde sıkça kullanılan bir terim değildir.

Destan: Türk edebiyatının en eski ve önemli nazım biçimlerinden biridir. Destanlar, genellikle sözlü kültürün bir parçasıdır ve hece ölçüsüne göre yazılır. Destanlar, kahramanlık, savaş, aşk ve ahlaki değerleri işler. Türk destanları, genellikle atlı savaş sahneleri ve kahramanlık destanları şeklinde anlatılır. Destanlar, zaman içinde değişime uğrayabilir ve farklı söylenceler arasında benzerlikler taşıyabilir. Türk destanları, dünya edebiyatında da etkisini göstermiştir ve Homer’in İlyada ve Odysseia’sı gibi eserler üzerinde Türk destanlarının etkisi görülebilir.

İlk Türk Şiirinin Ortaya Çıkışı, Yazılış Amacı ve İçeriği

İlk Türk şiirinin ortaya çıkışı milattan önceki yıllara kadar uzanmaktadır. Ancak, bu şiirlerin büyük çoğunluğu günümüze kadar yazılı olarak ulaşamamıştır. İlk Türk şiirlerinin yazılış amacı, genellikle Şamanist törenlerde okunan dini ayinler ve törenlerdi. Şamanizm, Türk kültüründe uzun yıllar boyunca egemen bir dindarlık biçimi olarak kalmıştır ve bu nedenle ilk Türk şiirleri de büyük ölçüde bu dine ait olmuştur.

İlk Türk şiirleri, genellikle doğayı, Tanrı’yı, insan hayatını ve toplumsal hayatı konu alır. Şiirler, yaşamın sıradan ve olağanüstü olaylarından esinlenerek yazılmıştır. Bu şiirlerde sade bir dil kullanılmış, şiirler müzikal bir ritim ve uyumla yazılmıştır. Şiirlerin genellikle sözlü olarak aktarıldığı ve bunun nedeni olarak da yazılı bir dilin henüz gelişmemiş olması gösterilir.

İlk Türk şiirleri genellikle hece ölçüsüne ve yarım uyak tekniğine sahiptirler. Ayrıca, şiirlerdeki dil sade ve açık olmakla birlikte, güçlü bir anlatım gücüne sahip olduğu da görülür.

İlk Türk şiirlerinin yazılış amacı, genellikle toplumsal olayları kaydetmek, önemli kişilerin övgüsünü yapmak veya bir tören veya kutlamada okunmak gibi sosyal işlevlerdir. Ancak, din ve mitolojik hikâyeler hakkında bilgi verme ve nesilden nesile aktarma işlevleri de vardır.

Aprın Çor Tigin’in yazdığı “Bir Aşk Şiiri” Sözleri

Eski Türkçe İle

Yaruk tengriler yarlıkazun
Yavaşım birle
Yakışıpan adrılmalım
Küçlüg biriştiler küç birzün
Közi karam birle
Külüşügin oluralım.

Türkiye Türkçesi İle

Nurlu tanrılar buyursun
Yumuşak huylum ile
Birleşip bir daha ayrılmayalım
Güçlü peygamberler güç versin
Kara gözlüm ile
Gülüşerek yaşayalım.

Sözlü Türk Edebiyatı Dönemi Özet

Türk edebiyatı, sözlü ve yazılı olmak üzere iki ana döneme ayrılır. Sözlü dönem, Türklerin Orta Asya’da yaşadığı dönemden başlar ve İslam’ın kabulünden sonra Anadolu’ya gelişiyle sona erer. Bu dönem, yüzlerce yıl boyunca sözlü olarak nesilden nesile aktarılan şiirler, hikayeler ve destanlarla karakterize edilir edilir

Sözlü Türk edebiyatı dönemi üç ana bölüme ayrılır:

  1. Eski Türk Edebiyatı Dönemi: Bu dönem, Orta Asya’da Türklerin yaşadığı döneme kadar uzanır. Bu dönemde, Türkler arasında ağıt, destan, koşuk, şarkı, tekerleme, ninni, mani ve tezkireler gibi şiir türleri geliştirildi.
  2. İslamiyet Öncesi Dönem: İslamiyet’in kabulünden önceki dönemde, Türkler arasında kahramanlık destanları, göçebe yaşam tarzı, avcılık, savaşçılık, dinî inançlar ve mitolojik öğeler konu edildi. Bu dönemde en önemli eserler arasında Oğuz Kağan Destanı, Göktürk Destanı, Bozkurt Destanı ve Alp Er Tunga gibi eserler yer alır.
  3. İslamiyet Sonrası Dönem: İslam’ın kabulünden sonra Türkler arasında yeni bir edebiyat dönemi başladı. Bu dönemde, İslami değerler ve inançlar konu edinildi ve Türk-İslam edebiyatı şekillenmeye başladı. Bu dönemde ortaya çıkan eserler arasında Kutadgu Bilig, Dede Korkut Hikâyeleri, Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı eseri, Mevlana Celaleddin Rumi’nin Mesnevi’si ve Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun’u sayılabilir.

Sözlü Türk edebiyatı dönemi, Türk kültürü ve edebiyatı için temel bir kaynak oluşturur. Bu dönemde ortaya çıkan eserler, Türklerin tarihini, kültürünü, inançlarını ve değerlerini yansıtır ve Türk edebiyatının gelişimine büyük katkı sağlamıştır.

Nihat Sami Banarlı‘nın Resimli Türk Edebiyatı’nda Türk Kültürü

Nihat Sami Banarlı, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biridir ve Resimli Türk Edebiyatı adlı eseri, Türk edebiyatının tarihini, gelişimini ve önemli eserlerini ele alan kapsamlı bir çalışmadır. Bu eserde, Türk kültürü ve edebiyatı arasındaki ilişki de vurgulanmaktadır.

Banarlı’ya göre, Türk kültürü ve edebiyatı birbirinden ayrılamaz. Türk edebiyatı, Türk kültürünün zengin bir yansımasıdır ve Türk edebiyatındaki eserler, Türk kültürünün tarihi, gelenekleri, inançları ve değerleri hakkında bilgi verir. Türk kültürü, Türk edebiyatında sık sık konu edilen özellikleriyle kendini gösterir. Bunlar arasında Türklerin göçebe yaşam tarzı, ata inancı, kahramanlık destanları, masallar ve efsaneler gibi unsurlar yer alır.

Banarlı, Türk kültürünün en önemli özelliklerinden birinin hoşgörü olduğunu vurgular. Türk kültürü, farklı inançlara ve kültürlere saygı duyan, çeşitliliği benimseyen bir kültürdür ve bu özellikleri Türk edebiyatında da kendini gösterir. Banarlı’ya göre, Türk edebiyatındaki eserler, Türk kültürünün hoşgörüsünü yansıtır ve bu özellikleriyle dünya edebiyatı arasında önemli bir yere sahiptir.

Nihat Sami Banarlı’nın Resimli Türk Edebiyatı eseri, Türk kültürü ve edebiyatı arasındaki ilişkiyi vurgulayan önemli bir çalışmadır. Türk kültürünün zenginliği ve hoşgörüsü, Türk edebiyatındaki eserlerde kendini gösterir ve Türk edebiyatı, Türk kültürünün önemli bir yansımasıdır.