Sinâeddîn Yusuf, 1437-1441 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun Sivrihisar, Bursa veya İstanbul şehirlerinden birinde doğdu. İstanbul’un ilk kadısı olan Hızır Bey’in oğlu ve Osmanlı âlimlerinden Molla Yegân’ın torunu olarak, genç yaşta İstanbul’a taşındı ve dedesi Molla Yegân’ın meclisine katıldı.

İstanbul’un fethedilmesinin ardından Fatih Sultan Mehmed’in davetiyle şehre gelen ünlü astronom Ali Kuşçu’nun öğrencisi oldu ve Molla Hüsrev, Molla Gürani, Molla Kırîmî, Hocazâde Muslihuddin ve Kestelî gibi dönemin önde gelen ulemâsıyla tanıştı. Babasının 1459’da vefat etmesinin ardından, Fatih tarafından Edirne’deki bir medrese müderrisliğine atandı ve “hace-i sultânî” olarak Fatih’in hocası oldu.

1470 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından vezirliğe yükseltildi ve “Hoca Paşa” adıyla tanınmaya başladı. 1477’de Gedik Ahmed Paşa’nın azli üzerine vezîr-i azamlığa getirildi, ancak kısa bir süre sonra bilinmeyen bir nedenle görevinden alındı ve hapse atıldı. İstanbul ulemasının kolektif şekilde padişaha başvurarak Sinan Paşa serbest bırakılmazsa tüm kitaplarını yakarak Osmanlı topraklarını terk edeceklerini bildirmeleri üzerine, Sinan Paşa hapisten çıkarılarak Sivrihisar kadılığı ve müderrisliği görevlerine atanarak İstanbul’dan uzaklaştırıldı.

1. Bayezid’in 1481 yılında tahta çıkmasıyla Sinan Paşa tekrar vezirliğe yükseltildi ve Edirne Dârülhadisi müderrisliğine getirildi. Sinan Paşa, Fatih Sultan Mehmed döneminde Arapça yazdığı risâlelerinde matematik, astronomi, İslam hukuku ve kelâm konularına değinirken, II. Bayezid döneminde din, tasavvuf, ahlâk ve evliya menkıbeleri üzerine Türkçe eserler yazdı.

1486 yılında, bazı kaynaklara göre Edirne’de, bazı kaynaklara göre ise İstanbul’da vefat etti. Mezarı, Çanakkale’nin Gelibolu ilçesindeki Hamzaköy mevkisindedir.

Fatih döneminin kazaskerlerinden Mollâ Mehmed’in kız kardeşiyle evlilik yapan Sinan Paşa’nın bu evlilikten Ahmed ve Mehmed Çelebi adında iki oğlu dünyaya geldi.

Ömrünün sonuna doğru birkaç ay içinde yazdığı Tazarruname, Sinan Paşa’nın en önemli eseri olarak kabul edilir. Tazarruname, hem kendi döneminde hem de sonraki dönemlerde çok okunan ve çeşitli edebiyat tarihçileri tarafından sanatkârane nesir üslûbunun en başarılı örneği olarak değerlendirilmiştir.

Hoca Sinan Paşa Eserleri

  • Tazarruname: Sinan Paşa’nın en önemli ve bilinen eseri olan Tazarruname, Türkçe mensur bir tasavvuf eseridir.
  • Nasihatname: Ahlaka dair nesir tarzında yazılmış Türkçe bir eserdir.
  • Tezkiretülevliya: Alâeddîn Attar’ın Tezkiret-ül-Evliyâ’sına dayanarak yazılmış Türkçe mensur bir eserdir.
  • Haşiye ala şerhül mülehhas: Kadızade Rumi’nin Çagmini Şerhi’ne yazılmış Arapça bir hâşiyedir.
  • Risale minel Hendese: Ali Kuşçu’nun Fatih’in huzurunda tartıştığı hendese konusunu ele alan Arapça bir eserdir.
  • Beydâvî Tefsirine Hâşiye: Kadı Beydavi’nin Kadı Tefsiril diye de bilinen tefsirine yazılan hâşiye.
  • Feth-ül-Fethiyye: Ali Kuşçu’nun Fethiyye isimli eserinin Arapça şerhidir.

Sinan Paşa – Tazarruname

Sinan Paşa’nın Tazarruname eseri, Türkçe yazılmış mensur bir tasavvuf eseri olup, ahlaki ve dini konulara değinir. Eserde, insanın dünya hayatındaki kusurlarına, günahlara ve nefsine yönelik mücadelesine dikkat çekilirken, aynı zamanda tövbe, pişmanlık ve Allah’a yönelişin önemi vurgulanmaktadır.

Tazarruname, 15. yüzyıl Osmanlı edebiyatında önemli bir yer tutar. Eser, dönemin tasavvufi ve ahlaki düşüncelerini yansıtırken, aynı zamanda o dönemin Türkçe nesir üslubunu gösteren başarılı bir örnek olarak kabul edilir. Türk edebiyatında özellikle Divan edebiyatı bağlamında nesir alanında yapılan çalışmalarda önemli bir yere sahiptir.

Sinan Paşa, Tazarruname’de özellikle Allah’a yönelik samimi duyguları, tövbe ve pişmanlık duygularını ifade etmekte ve okuyucularını bu konularda düşünmeye sevk etmektedir. Eser, dini ve ahlaki konuları işlerken, aynı zamanda o dönemin sosyal ve kültürel hayatına dair de ipuçları sunar.

Eserde, insanın dünyevi hayattan sıyrılma ve Allah’a yönelme çabaları, düşünceler ve duygularla anlatılırken, aynı zamanda insanın iç dünyasındaki çatışmalar ve kendi nefsiyle mücadelesi de ele alınır. Bu anlamda Tazarruname, tasavvufi ve ahlaki bir eser olmasının yanı sıra, insan psikolojisi ve iç dünyasına dair de önemli bilgiler sunar.