Nergisî Kimdir, Nergisî’nin Hayatı
Mehmed Nergisî, 1580-1585 yılları arasında Saraybosna’da dünyaya gelen ünlü bir Osmanlı yazarıdır. Nergisî mahlasını alarak ünlü bir aileye mensup oldu. Eğitimine Saraybosna’da başladı ve daha sonra İstanbul’a giderek Kafzâde Feyzullah Efendi’nin derslerine katıldı. Bir süre müderris olarak görev yaptıktan sonra kadılığa geçti ve Rumeli kadılıklarında bulundu. Kafzâde Fâizî’ye yazdığı tebrik mektubundan sonra Kafzâde ailesinden yardım görmeye başladı.
1618’de Kafzâde Fâizî Selânik kadısı olunca, Nergisî de onun yanında kadı nâibi ve mülâzım olarak göreve başladı. İstanbul’a döndükten sonra, 1621’de Bosna’nın Hersek sancağında Mostar kadılığına gönderildi. 1622’de Sultan II. Osman’ın öldürülmesi ve Kafzâde Fâizî’nin ölümü üzerine İstanbul’a geri döndü.
1624-1625’te Elbasan kadısı oldu ve 23 ay görev yaptıktan sonra İstanbul’a döndü. 1628-1629’da Bosna’nın Banaluka kadısı iken Manastır’a tayin edildi. 1635’te ise Revan seferine gidecek Ordu-yı Hümâyun’a vak’anüvis olarak katıldı. Ancak, sefer sırasında atından düşerek 1635’te hayatını kaybetti.
Arapça ve Farsçaya hâkim olan Nergisî, zarif, nüktedan ve hoşsohbet bir kişiliğe sahip olduğu eserlerinden anlaşılmaktadır.
Nergisî, Türk inşa sanatının önemli isimlerinden biridir ve Türkçede sanatlı nesir üslubunu zirveye ulaştırmıştır. Dilinin anlaşılmasını güçleştiren unsurlar olsa da, dil bilgisi kurallarına uygun sağlam cümlelere yer vermesi ve Türkçedeki bütün cümle çeşitlerini kullanarak dilin imkânlarını zorlaması önemli özellikleridir. Nergisî, eserlerinde Osmanlı coğrafyasına ait, sosyal hayatı yansıtan olayları hikâyeleştirmiştir.
Nergisî’nin hat sanatında başarılı olduğu bilinmektedir. Özellikle ta‘lik, nesta‘lik, ta‘lik kırması, sülüs ve nesih hatlarında oldukça başarılı sayılmıştır. Hat güzelliğinin yanı sıra süratli yazmasıyla da ünlüdür. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ve Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde yer alan bazı eserlerin Nergisî’nin el yazısı olduğu kayıtlarda belirtilmektedir.
Nergisî, Türk inşa sanatında önemli bir isim olarak kabul edilir ve sanatlı nesir üslubunu zirveye ulaştırmıştır. Ayrıca hat sanatında da başarılıdır ve bazı önemli eserlerin istinsahını gerçekleştirmiştir.
Nergisî’nin Edebi Kişiliği
- Nergisî’nin edebi kişiliği, zengin ve sanatlı bir üslupla kaleme aldığı eserlerinden anlaşılmaktadır.
- Türk inşa sanatının önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Nergisî, Türkçede sanatlı nesir üslubunu zirveye ulaştırmıştır.
- Eserlerinde uzun cümleler, zincirleme tamlamalar ve seçkin Arapça ve Farsça kelimelerle zenginleştirilmiş mecaz ve imajlar kullanarak dilinin anlaşılmasını güçleştiren unsurları barındırmıştır.
- Nergisî’nin eserlerinde klasik Arap ve Fars hikâyeleri yerine, Osmanlı coğrafyasına ait sosyal hayatı yansıtan olayları hikâyeleştirmesi dikkat çekicidir.
- Modern hikâyeciliğin habercisi sayılabilecek düzeyde teknikler kullandığı Nihâlistân adlı eserinde, yaşanmış hikâyeleri zengin bir dil ve üslup zevkiyle okuyucuya sunma amacı gütmüştür.
- Nergisî’nin edebi kişiliği, aynı zamanda zarif, nüktedan ve hoşsohbet bir kişiliğe sahip olduğunu göstermektedir.
- Eserlerinde özellikle dîbâce kısımlarında tasannudan uzak duramamış, hikâyelerinde ise orta derecede tekellüflü bir dili benimsemiştir.
- İlk dönem çalışmalarında kısmî sanat merakı sergileyen Nergisî, daha sonra arttırarak kendi ustalığını kabul ettirmek için tasannua yönelmiştir.
- Nergisî’nin edebi kişiliği, zengin ve sanatlı üslubu, yaşanmış hikâyeleri ve sosyal hayatı yansıtan olayları hikâyeleştirmesi, modern hikâyecilik teknikleriyle eserler yazması ve tasannudan uzak duramamasıyla öne çıkmaktadır.
Nergisî’nin Eserleri
- Hamse: Nergisî’nin en önemli çalışması olan Hamse, İran ve Türk edebiyatındaki hamselerden farklı olarak tamamen mensur (nesir) bir eserdir.
Hamse-i Nergisî şu eserlerden oluşmaktadır:
- el-Akvâlü’l-müselleme fî gazavâti’l-Mesleme: Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin Muḥâḍaratü’l-ebrâr ve müsâmeretü’l-aḫyâr’ından bir faslın tercümesidir.
- Kānûnü’r-Reşâd: İlhanlı Hükümdarı Muhammed Hudâbende adına yazılan Risâle-i Aḫlâḳu’s-salṭana adlı eserin çevirisi olup IV. Murad’a ithaf edilen klasik bir siyasetnâmedir.
- Meşâkku’l-uşşâk: Elbasan’da kaleme alınan ve Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi’ye sunulan bu eser, Nergisî’nin ilk özgün çalışmasıdır.
- İksîr-i Saâdet (İksîr-i Devlet): Gazzâlî’nin Kimyâ-yı Saʿâdet’inden ikinci “rükn”ün dördüncü “asl”ından kardeşlikle ilgili kısmın çevirisidir.
- Nihâlistân: Hamse’nin en önemli parçası olan Nihâlistân, Nergisî’nin ustalık dönemi ürünüdür. Eser, beş bölüme ayrılmıştır: cömertlik, aşk, çeşitli olaylar, ettiğini bulma ve tövbe hikâyeleri.
Nergisî – Nihâlistân
Nihâlistân, Nergisî’nin Hamse adlı eserinin en önemli parçasıdır ve onun ustalık dönemi ürünü olarak kabul edilir. Nihâlistân, beş farklı bölüme ayrılmıştır ve her bölümde farklı temalar işlenmektedir:
- Cömertlik: Bu bölümde cömertlik temasını işleyen sekiz hikâye bulunmaktadır. Bu hikâyelerde, cömertlik eylemleri ve bu eylemlerin etkileri üzerinde durulmaktadır.
- Aşk: Aşk temasını işleyen altı hikâye bu bölümde yer almaktadır. Bu hikâyelerde, aşkın gücü, insanların aşk karşısında yaşadıkları deneyimler ve aşkın farklı yönleri ele alınmaktadır.
- Çeşitli olaylar: Bu bölümde dört hikâye bulunmaktadır ve her biri farklı olayları ele almaktadır. Bu hikâyelerde, günlük yaşamın çeşitli yönlerine dikkat çekilerek insanların karşılaştığı durumlar ve deneyimler anlatılmaktadır.
- Ettiğini bulma: İki hikâyeden oluşan bu bölümde, kişilerin yaptıkları eylemlerin sonuçlarını yaşamaları ve ettiğini bulma teması işlenmektedir.
- Tövbe: Bu bölümde beş hikâye yer almaktadır ve bu hikâyelerde tövbe etme ve pişmanlık teması ele alınmaktadır. Bu hikâyelerde, insanların yaşadıkları deneyimler sonucu tövbe etmeleri ve yeniden başlamaları işlenir.
Nihâlistân, Nergisî’nin yaşanmış hikâyeleri ve sosyal hayatı yansıtan olayları hikâyeleştirmesiyle dikkat çeken bir eserdir. Bu eserle, Nergisî Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olmuştur.
- Münşeât (Esâlîbü’l-mekâtîb): Kafzâde Fâizî’nin ölümü üzerine İstanbul’a gelen Nergisî, Münşeât’ı hazırlayarak Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi’ye ithaf etmiştir. Bu eser, Nergisî’nin çeşitli zamanlarda dostları ve devlet adamlarıyla gerçekleştirdiği mektuplaşmalarını içermektedir. Mektuplar kronolojik sıraya göre düzenlenmiştir. Müellif hattı nüshasında otuz yedi parça yazı bulunsa da, diğer nüshalarda bu sayının elliyi aştığı görülmektedir. Eser, dönemin sosyal ve siyasal yapısına ışık tutacak bazı ipuçları sunmaktadır.
- el-Vasfü’l-kâmil fî ahvâli’l-vezîri’l-âdil: Gazavât-ı Murtazâ Paşa adıyla da anılan bu eser, Nergisî’nin Banaluka’da kadı olarak görev yaparken kaleme aldığı bir çalışmadır. Eserde, o dönemde Budin valisi olan Murtaza Paşa’nın hayatı ve gazâları beş bölüm halinde anlatılmaktadır. Bu eserin dili, Nergisî’nin diğer eserlerine göre daha sadedir. Eserin müellif hattı nüshası ve altı diğer nüshası bilinmektedir.
- Horosnâme: Horoz ve tilki hikâyesinden oluşan bu mensur hikâye, iki nüsha olarak bilinmektedir. Bir nüsha Millet Kütüphanesi’nde, diğeri ise Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Horosnâme, bir incelemeyle birlikte yayımlanmıştır.
- Risâle: Ayrıca, Nergisî’nin alışveriş mukavelesine dair fıkhî hükümleri içeren Arapça secili bir nesirle yazdığı risâlesi de bir mecmua içindedir.
Nergisî, daha çok münşi olarak tanınmasına rağmen, çeşitli şiirleri de bulunmaktadır. Türkçe, Farsça ve Arapça şiirler yazan Nergisî’nin gazelleri, canlı hayaller ve ince duygularla örülüdür.
Şiirlerinin bazı örnekleri şunlardır:
- Kafzâde Fâizî için söylediği sekiz bentlik mersiye
- Saraybosna hakkında yazdığı kaside
- Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi için nazmettiği kaside
- Murad ve Şeyhülislâm Ahîzâde Hüseyin Efendi’yi övmek amacıyla yazdığı kıt‘a-i kebîre
Nergisî ayrıca, Saraybosna’daki Hünkâr Köprüsü’nün 1616 tarihli onarımına dair iki tarih manzumesi yazmıştır. Selânik’teki Hamza Bey Camii’ne ait vakfiye sûreti ise Franz Babinger tarafından metni ve Almanca tercümesiyle birlikte yayımlanmıştır.
Nergisî’nin bu eserleri ve çalışmaları, onun klasik Osmanlı edebiyatına olan katkılarını ve dönemin sosyal ve kültürel hayatına dair önemli bilgiler sunar.
Veysî ve Nergisî
Veysî ve Nergisî, 16. ve 17. yüzyıllarda yaşamış önemli Osmanlı şair ve yazarlarıdır. İkisi de Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı dönemlerinde yaşamış olsalar da, her ikisi de dönemlerinin önemli edebiyat figürlerindendir. İşte bu iki şair ve yazarın karşılaştırılması:
- Dönem ve coğrafi bağlam:
- Veysî (ö. 1635), Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. ve 17. yüzyıllarında yaşamıştır ve özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde etkin olmuştur. Veysî, özellikle Diyarbakır ve Halep’te yaşamış ve çalışmıştır.
- Nergisî (ö. 1635), Osmanlı İmparatorluğu’nun 17. yüzyılının başlarında yaşamıştır ve özellikle I. Ahmed döneminde etkin olmuştur. Nergisî, özellikle İstanbul, Banaluka ve Saraybosna’da yaşamış ve çalışmıştır.
- Edebi tarz ve türler:
- Veysî, Osmanlı divan edebiyatının önemli şairlerinden biridir ve gazel, kaside ve mesnevi türlerinde eserler vermiştir. Ayrıca, Heft Peykar adlı Farsça bir mesneviyi tercüme etmiştir. Veysî’nin en ünlü eseri, Heşt Behişt adlı mesnevidir.
- Nergisî, Osmanlı divan edebiyatının hem şair hem de yazarı olarak tanınmıştır. Nergisî, gazel, kaside ve mersiye gibi lirik şiir türlerinde eserler vermiştir. Ayrıca, tarih, biyografi ve mektup türlerinde de eserler yazmıştır. Nergisî’nin en ünlü eseri, Nihâlistân adlı mesnevidir.
- Edebi etki ve önem:
- Veysî, Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük döneminde yaşamış ve eserleriyle Osmanlı divan edebiyatının zirve dönemine katkıda bulunmuştur. Eserleri, döneminin sosyal ve kültürel hayatına dair önemli bilgiler sunar.
- Nergisî, Osmanlı İmparatorluğu’nun zor dönemlerinde yaşamış ve eserleriyle döneminin sosyal ve siyasal yaşamına ışık tutar. Nergisî, özellikle mektup türündeki eserleriyle tanınır ve döneminin önemli münşi ve şairlerinden biri olarak kabul edilir.
- Her iki şair ve yazar da, Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı dönemlerinde yaşamış olsalar da, kendi dönemlerinin edebiyatına ve kültürüne önemli katkılarda bulunmuşlardır. Veysî ve Nergisî, divan edebiyatının farklı yönlerini temsil ederler ve her ikisi de dönemlerinin sosyal ve kültürel yaşamına dair önemli bilgiler sunarlar.
Veysî ve Nergisî, Osmanlı edebiyatının farklı dönemlerinde yaşamış ve eserler vermiş önemli şair ve yazarlardır. Her ikisi de divan edebiyatının gelişimine katkıda bulunmuş ve dönemlerinin sosyal ve kültürel yaşamına ışık tutacak eserler yazmışlardır. Bu iki büyük şair ve yazarın karşılaştırılması, Osmanlı edebiyatının farklı dönemlerine ve türlerine dair anlayışımızı geliştirmeye yardımcı olabilir.
Nergisî’nin Edebiyata Katkısı
Nergisî, Osmanlı edebiyatına önemli katkılarda bulunmuş bir yazar ve şairdir. Eserleri, özellikle dönemin sosyal, kültürel ve ahlaki değerlerine ışık tutan önemli kaynaklar olarak kabul edilir. İşte Nergisî’nin edebiyata katkılarından bazıları:
- Mensur Hamse: Nergisî’nin en önemli eseri olan Mensur Hamse, Osmanlı edebiyatında beş bölümlü hikâyeleri kapsayan bir türdür. Bu eser, dönemin sosyal, kültürel ve ahlaki değerlerini yansıtan ve öğretici bir nitelik taşıyan hikâyeleriyle önemli bir yere sahiptir.
- Mektuplar ve Münşeât: Nergisî’nin mektuplarının toplandığı Münşeât eseri, dönemin sosyal ve siyasal yapısına dair ipuçları sunar. Ayrıca, Nergisî’nin dil ustalığını ve iletişim becerisini yansıtan bu mektuplar, Osmanlı edebiyatında önemli bir yere sahiptir.
- Şiir: Nergisî, Türkçe, Farsça ve Arapça şiirler yazmıştır. Onun gazelleri canlı hayaller ve ince duygularla örülüdür. Ayrıca mersiyeler, kasideler ve manzumeler yazarak dönemin önemli şahsiyetlerini ve olaylarını övmüştür.
- Tarih ve Biyografi: Nergisî, tarih ve biyografi alanında da eserler kaleme almıştır. Özellikle el-Vasfü’l-kâmil fî ahvâli’l-vezîri’l-âdil adlı eseri, Murtaza Paşa’nın hayatını ve gazâlarını anlatır. Bu eser, dönemin sosyal ve siyasal yaşamına dair önemli bilgiler sunar.
- Fıkıh ve Nesir: Nergisî, alışveriş mukaveleleri ve fıkhî hükümler üzerine Arapça risâleler yazmıştır. Bu eserler, dönemin hukuki ve sosyal yapılarına dair önemli bilgiler sunar.
Nergisî’nin edebiyata katkıları, onun dil becerisi, edebi zevki ve kültürel değerlere olan hakimiyetini gösterir. Eserleri, Osmanlı edebiyatının önemli bir dönemine ışık tutar ve günümüzde de değerli kaynaklar olarak kabul edilir.
Henüz Hiç Yorum Yapılmamış